| - Yaptığın ve sahip olduğun şeylerin görevime olan dikkatimi dağıtacağı bana öğretilmişti. | Open Subtitles | الأشياء التي لديك و التي تفعلينها لقد تعلمت أنها تصرف إنتباهي عن واجبي |
| Yani, sorun Lily. dikkatimi dağıtıyordu. dikkat dağılması işimde sorun yaratabilir. | Open Subtitles | إنها تشتت إنتباهي والتشتت لا يمكن أن يكون جزءاً من عملي |
| Ancak uçan maymunlar havada süzülerek buraya gelirse dikkatimi çekebilirsin. | Open Subtitles | حين تحلّق القرود الطائرة عبر هذا القسم فسأوليك إنتباهي التام. |
| Ben bununla çok ilgilenmiştim, ama sonra dikkatimi başka bir olaya çevirdim. | TED | كان لدي الكثير من الإهتمام بها، لكن اِسْتَرْعَت بعد ذلك ظواهر أخرى إنتباهي. |
| Tam söyleyecekken bana "berceste" deyince dikkatim dağıldı. | Open Subtitles | و لقد تشتت إنتباهي أوه ، تعتقد بأن ذلك مضحكاً ؟ |
| Boşandığımızdan beri, dikkatimi çekmenin tek yolunun sorun çıkarmak olduğunu sanıyor. | Open Subtitles | أعني منذ طلاقنا يظن أن الطريقة الوحيدة لجذب إنتباهي هي بإثارة الجلبة |
| O parayı sadece bu nesnelerin dikkatimi çekmesini istediğim için verdim. | Open Subtitles | فقط لتَأْكيد أن ألفت إنتباهي إلى هذه المواد لماذا؟ |
| Babamı araştırıyor olman dikkatimi çekti. | Open Subtitles | لفت إنتباهي ذلك بأنك تقومين بالبحث في حياة أبي |
| Tamam, şimdi dikkatimi çekmeyi başardın. | Open Subtitles | حسناً ، إذن لقد أسترعيتِ إنتباهي الآن أنت هل غاضب؟ |
| Evet, gözlerinde morluklar var. Yumruk sıyrıkları mevcut. Ama benim asıI dikkatimi çeken bunlardı. | Open Subtitles | الكدمات حول العينين, مفاصل أصابعه ملتويه لكن ما أسر إنتباهي كان هذا |
| Buna dikkatimi çektiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | أريد أن أشكركما لأنكما لفتما إنتباهي إلى هذا |
| Sabrımı taşırmaya başlıyorsun solucan. Dua et de, tüm dikkatimi sana çevirmeyeyim. | Open Subtitles | لا تختبر صبري أيها الدودة وإلا حوّلت إنتباهي إليك |
| Sonunda, bir barmenin arkasında bir ceset bıraktığı konusundaki söylentiler dikkatimi çekti. | Open Subtitles | أخيرا سمعت إشاعة عن نادلة تركت جثة وراءها بطريقة لفتت إنتباهي |
| Kendi oğlumla dikkatimi dağıtıp, beni yumuşatmaya çalıştın. | Open Subtitles | تقوم بتلييني هكذا أن تستخدم إبني لتصرف إنتباهي |
| Bu sadece şeker. Pekala, dikkatimi dağıtmanı istiyorum. | Open Subtitles | هذا مجرد سكر أريد منك أن تقوم بصرف إنتباهي |
| Çünkü daha öncesinde dikkatimi çekmek için çaresizce tepinip duruyordun da. | Open Subtitles | لأنكِ تمشينَ في الأنحاء كشخصٍ فاقد الأمل يحاول لفتَ إنتباهي |
| bu kadarda dikkatimi çekmene gerek yoktu.. | Open Subtitles | لا يتحتم عليك ان تصعد على الحافه لجذب إنتباهي |
| Kaslı kollarınla dikkatimi dağıtabilirsin. | Open Subtitles | أعطيني وعاء كبير من العضلات لتصرف إنتباهي. |
| Bu performanstan sonra tüm dikkatim seninle. | Open Subtitles | بعض هذا التمثيل، لقد حظيتِ بكامل إنتباهي |
| Bütün bunlar daha geçen hafta dikkatime sunuldu. | Open Subtitles | كل هذا جذب إنتباهي فقط في الأسبوع الماضي. |
| Yine de, çok güzel bir kadın ilgimi çekmeye çalışıyor ve ben bunu anlamıyorum. | Open Subtitles | يبقي الأمر أن إمرأة جميله تحاول لفت إنتباهي و انا لم الاحظ |
| Ben de Tanrı'nın gerçek düşmanı olan Osmanlı İmparatorluğu ile ilgilenmeye devam edeceğim. | Open Subtitles | ثم سأعير إنتباهي لعدو الرب الحقيقي ألا وهو الإمبراطورية العثمانية |