| Tara'dan daha çok nefret ettiğim tek şey o! | Open Subtitles | وأكره سكارليت، إنها الشيء الوحيد الذي أكرهه أكثر من تارا |
| Şu an benim için önemli olan tek şey o. | Open Subtitles | إنها الشيء الوحيد الذي يهمني حقاً، اتعلم؟ |
| Hatta ve hatta... saksıdaki çiçeğe vereceğim. Buradaki beni kızdırmayan tek şey o. | Open Subtitles | سأعطيه لنبتة الزينة تلك، إنها الشيء الوحيد هنا الذي لا يغضبني |
| Hayır, olmaz. Annenden geriye kalan tek şey o. Olmaz. | Open Subtitles | إنها الشيء الوحيد الذي تبقى معكي ، لا |
| Yemeğe değer tek şey o. | Open Subtitles | إنها الشيء الوحيد الذي يستحق الأكل |