| O Tanrının ahlaktan vazgeçtiği, arkamdaki bakımsız ve sefalet yerde yaşıyor. | Open Subtitles | إنها تعيش فى القذارة فى هذا المكان الموحش الملئ بالرذيلة والبؤس |
| Mutfakta yaşıyor. - Ne kadar şık? | Open Subtitles | إنها تعيش في المطبخ ملابسها انيقة للغاية |
| -Ormanda yaşıyor. -Ormanda çok maymun var mı? | Open Subtitles | إنها تعيش في الغابة أتعيش قرود كثيرة في الغابة ؟ |
| Antonina bakkalın yanında bitişikteki küçük evde oturuyor. | Open Subtitles | إنها تعيش في بيت صغير قريبا من السوق. يمكنكي أن تذهبي وتري بنفسك. |
| Namibya'nın derin, açık kıyılarında yaşar. | TED | إنها تعيش في خندق عميق قبالة ساحل ناميبيا. |
| Benimle aynı pansiyonda kalıyor ve korkunç biri. | Open Subtitles | إنها تعيش في منزل الإستضافة، وإنها فظيعة. |
| Çok fazla şimdi de yaşıyor. | Open Subtitles | .. إنها تعيش في الحاضر أكثر مما ينبغي و .. |
| New York'ta yaşıyor ama Bora Bora'da ailesiyle tatilde. | Open Subtitles | أتعرفين.. إنها تعيش في نيويورك ولكنها في أجازة مع عائلتها في بورابورا |
| Avrupa'da yaşıyor ama aslen Ortabatılı. | Open Subtitles | حسناّّ ، إنها تعيش في أوروبا ولكنها في الواقع من وسط الغرب |
| Seksi kız paralel evreninde falan yaşıyor. | Open Subtitles | إنها تعيش في عالم موازي للفتيات المثيرات |
| Sefalet içinde , arkamda gördüğünüz allahın unuttuğu bu günah ve safelet ininde yaşıyor. | Open Subtitles | إنها تعيش فى القذارة فى هذا المكان الموحش الملئ بالرذيلة والبؤس |
| Bu, Willow. O da burada yaşıyor sayıIır, aslında. | Open Subtitles | هذه هي ويلو إنها تعيش هنا أيضاً نوعاً ما .في |
| Madrid'de yaşıyor. Eğer onu istersen, ona yaşayacağı bir yer vereceğim. Tabii büyük bir memnuniyetle. | Open Subtitles | إنها تعيش فى مدريد، وسأدبر لقائكما إذا كنت تريدها، بكل سرور. |
| Güneyde Dabris denen bir yerde yaşıyor. | Open Subtitles | إنها تعيش في الجنوب, في مكان يدعى دابريس |
| Sokaklarda yaşıyor, 24 saat pis hava soluyor. | Open Subtitles | إنها تعيش بالشوارع تتنفس كل القاذورات طوال النهار و الليل |
| Doğru söylüyor. Orda yaşıyor o. Hem annesinin duasını da alırsınız. | Open Subtitles | . صحيح ، إنها تعيش هناك . سوف تحصل على بركة أمها |
| Karıma bir mesaj vermem lazım. Yıllardır burada yaşıyor | Open Subtitles | يجب أن أوصل رسالة لزوجتي إنها تعيش هنا منذ سنوات |
| Hayır, yalnız yaşıyor, tatile gitti. | Open Subtitles | كلا، إنها تعيش لوحدها، لكنها مسافرة بعطلة |
| Onun için yaşıyor. Onun için öldüreceğini söylüyor. | Open Subtitles | إنها تعيش من أجله وتقول أنها ستقتل من أجله |
| Annemle oturuyor ama ona daha söylemedi. | Open Subtitles | إنها تعيش مع أمنا ولكنها لم تخبرها بعد بأى شئ |
| Avrupa'da yaşıyormuş ama aslen Orta batılı. | Open Subtitles | حسناّّ ، إنها تعيش في أوروبا ولكنها في الواقع من وسط الغرب |