Gıda sistemlerimizin başarısı doğrudan bize bağlı. | TED | إن نجاح أنظمتنا الغذائية يرتبط مباشرة بنا. |
Coca-Cola'nın başarısı bu açıdan çok önemli, çünkü onu çözümleyebilirsek, ondan öğrenebilirsek hayat kurtarabiliriz. | TED | إن نجاح الكولا ذا صلة، لأننا لو أستطعنا تحليل ذلك، والتعلم منه، عندئذ يمكننا إنقاذ الأرواح. |
Siz erkenden kendiniz söylediniz, şöyle ifade edecek olursam Başkan'ın kamuoyu yoklamalarındaki başarısı... | Open Subtitles | لقد قلت في وقت سابق . .. واعيد تلك العبارة إن نجاح الرئيس في إستطلاعات الرأى |
Kurtarmanın başarısı, iyi planlanmış bir transfer programına bağlıydı. | Open Subtitles | إن نجاح عملية الإستخلاص إعتمدَ على سرعة ، ترتيب النقلِ |
Sean'ın kadınlar konusundaki başarısı oldukça etkileyiciydi. | Open Subtitles | إن نجاح (شون) مع النساء كان مثيراً للإعجاب بحق |
Ve bu seyahatlerimden döndüğümde, ilerleme hakkında düşünüyorum, uçakta düşünüyorum: "İnsanlara prezervatif veya aşı götürmeye çalışıyoruz" ve kolanın bu başarısı insanı durup düşünmeye sevk ediyor: kolayı bu kadar da uzak yerlere nasıl götürebiliyorlar? | TED | لذا عندما أعود من تلك الرحلات، و بينما أفكّر حول التنمية، في طريق عودتي للوطن، وأنا أفكّر " نحن نحاول إرسال واقيات ذكرية للناس أو تطعيمات،" إن نجاح الكولا يجعلك تتأمل وتحتار: كيف أمكنهم النجاح في إيصال الكولا لهذه الأماكن النائية؟ |