| Bulmayı seviyorum, giyinmeyide ve şu sıralarda da, her durum için farklı renkli ve çılgın kıyafetlerin fotoğraflarını çekip blog yazıyorum. | TED | انا احب ان ارتدي و أجد ملابس جديدة ولاحقاً تصوير وتدوين ونشر عدة ألوان من الملابس الجنونية من اجل مناسبة واحدة |
| Ay'a bakmak için dünyanın ilk teleskopunu kullanan ve ay hakkında bildiklerimizi değiştiren | TED | وسوف أبدأ مع جاليليو والذي استخدم التلسكوب الاول من اجل النظر الى القمر |
| Paranın yarısını almak için. Böylece sana güzel gözükmek için elbiseler alabilecektim. | Open Subtitles | لكى احصل على نصف المبلغ, لأتمكن من العناية بمظهرى من اجل اسعادك |
| - İçine gerçek çay koyabilir miyim? - Evet, koyabilirsin. | Open Subtitles | هل يمكننى ان اضع شاى حقيقى فيه اجل شاى حقيقى |
| Haklarımız için mücadele edeceğiz, bunun için yeterli paramız da var. | Open Subtitles | سنقاتل من اجل حقوقنا حتى النهايه المره ولدينا المال لنفعل ذلك |
| Hızlı arabalarla ilgili bir yol filmi çekmek için yer arıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت استكشف المواقع من اجل فيلم يتحدث عن السيارات السريعة |
| - Hepsi bu silahlar için mi? - Başka bir sebebi yok. | Open Subtitles | كل ذلك من اجل بنادق مسروقة انها تساوي له اكثر من ذلك |
| Dolayısıyla, kendim için, annem için... büyükannem, babam, amcam ve kamu yararı için... seni ve kardeşini öldürmek zorundayım. | Open Subtitles | لذا من اجلي و من اجل امي .. ِ جدتي ، ابي ، عمي و من اجل ذلك .. |
| Komutan, şehirde yakalanmaları için Chicago polisiyle... temas kuracağını bildirdi. | Open Subtitles | القوات البحريه اعمناها ان تشترك في المطارده من اجل الاعتراض |
| Bu köpek, içindeki o hastalıklı kısmı çıkartabilmemiz için elimizdeki tek silah! | Open Subtitles | هذا الكلب هو السلاح الوحيد الذي لدينا من اجل اقتلاع هذا المرض |
| Ayrıca KGB seni kaçırmasın diye, seni korumak için. Sakin ol dostum. | Open Subtitles | ايضا لمنع مخابرات السوفيت من اختطافك انهم من اجل حمايتك استرخ ياصديقي |
| Pasifik Haber Ajansından fotoğraf başına 15 dolar için mi? | Open Subtitles | من اجل 15دولار احصل عليهم من وكالة اخبار باسيفيك نيوز؟ |
| Hayır, Güvenliğin açısından arabada olman senin için en iyisi. | Open Subtitles | لا ، من اجل الأمان سيكون أفضل إذا أخذنا الحافلة |
| İnsanlar bunun için ölüyor bir kol ve bacak takmamıza gerek yok. | Open Subtitles | الناس يموتون من اجل منتج كهذا والشيء الجميل انه لن يتطلب جهداً |
| Programımın fotokopileri için, sürekli fotokopi odasına gitmenin nedeni nedir? | Open Subtitles | لماذا تذهبين الى غرفة التصوير من اجل اخذ نسخ لجدولي؟ |
| Her zaman yeni deneyimler için geceleri gözlerimi açık tutarım. | Open Subtitles | فانا دائما ما اترك ليالى مفتوحة من اجل هذة المناسبات |
| Bir kıza götürmeyi teklif eden ve bunun için araba çalan birisin. | Open Subtitles | النوع الذى يعرض على فتاة توصيلها، ثم يسرق سيارة من اجل هذا. |
| - Evet. Sağlık denetim ekiplerinin burayı ziyaret ettiklerini pek zannetmiyorum. | Open Subtitles | اجل ولكنني اشك أن يكون هناك مفتشا قد جاء الى هنا |
| Evet Tabii. Zaten 18 yaşındaki tüm erkekler beklemek isterler. | Open Subtitles | اجل, صحيح لأن كل الشباب ذوي 18 عاماً يريدون الانتظار |
| Tatmin edici dersek, evet, Aynen bir şifreyi kırmak gibi, ancak genelde vahşice katledilmiş birine bakarken,... biraz karışık. | Open Subtitles | إنه عمل مرضي, اجل أشبه بفك الرموز و لكن بشكل عام عندما تنظرين إلى شخص |
| Evet, bence de. Üstelik onun yüzünden pek kayak da yapamadım. | Open Subtitles | اجل , ويمكننى القول بأنى لم امارس الكثير من التزلج بسببها |
| Para, pul ve yiyecek aşkına, amansız bir saldırıya hazırlıyor onları. | Open Subtitles | من اجل الطعام والغذاء قادهم الى مشروع ينطوى على جراة شديدة |
| Doğru, buradan bir rehineci ve bir yetişkin kitapçısını görebiliyorum. | Open Subtitles | اجل ، من هنا يمكنني رؤية المتشردين و مكتبةٍ للبالغين |