Çalışanlarının bu dönüşüme ayak uydurabilmesi için, ilk olarak çalışanlarının özelliklerin kullanımlarını ve müşterilerin yeni servisten memnuniyetlerini izlemelerini sağlayan yeni araçlara yatırım yaptılar. | TED | لتمكين موظفيها من تبني هذا التحول، أولاً استثمروا في وسائل جديدة تُمكن موظفيهم من مراقبة استخدام الخصائص وكذا مدى رضا الزبائن عن الخدمة الجديدة. |
Ve 140.000 üyemiz, 937.000'den fazla çocuğu ilkokul ve ortaokula gönderebilmek ve destekleyebilmek için kendi kaynaklarını kullanarak yatırım yaptılar. | TED | وأعضائنا الـ 140,000، استثمروا في مصادرهم الخاصة لدعم وإرسال أكثر من 937,000 طفل إلى المدرسة الابتدائية والثانوية. |
Ama başka bir gurup da size, dostlarınıza ve onların işlerine 1.4 milyar Dolar yatırım yapıyor. | Open Subtitles | ولكن بعدئذ أناس بمجموعة أخرى استثمروا فيك لنقل أصدقاؤك، وعملياتهم التجارية تعدت 1.4 بليون دولار |
Ailelerin çoğunun onunla birlikte yatırım yapılmış paraları vardı ve ben de onlar güvenebiliyorsa, biz de güvenebiliriz diye düşündüm. | Open Subtitles | العديد من العائلات استثمروا اموالهم معه وانا اعتقدت... اذا كانوا وثقوا به فهذا يعنى اننا يمكننا ان نثق به ايضاً |
Onla birlikte yatırım yapan adam o değil miydi? | Open Subtitles | ألم يكن واحد من الذين استثمروا اموالهم معه ؟ |
Benimle yatırım yapanlar, riskin var olduğunu biliyorlardı. | Open Subtitles | الناس الذين استثمروا معي يدركون بأن هناك مخاطرة |
Uyuşturucu ticaretine yatırım yapmış birçok önemli insan var bu kasabada. | Open Subtitles | هناك العديد من الناس المهمين في هذه البلدة والذين استثمروا أموالهم في تجارة المخدرات |
Son beş yılda bu tarz ürünlere yatırım yapmış herkesin listesini çıkarmıştım. | Open Subtitles | -ما هذا؟ -لقد جمعت قائمة بجميع من استثمروا في منتج مثل هذا |
Ve eğer sermayenizle ilgili ne kadar yatırım yaptıklarına bağlı olarak ödeme alıyorlarsa kısa dönemli dönüt verdiğinizde kısa dönemli kararlar alacaklardır. | TED | وان كانوا يقدرون كم سيربحون من الأموال التي استثمروا من أجلكم، بناء على عائدات قصيرة المدى، ستتلقى قرارات قصيرة المدى أيضا. |
Sonuca değil, sürece yatırım yapın. | TED | استثمروا في العملية، و ليس النتائج. |
PV pazara yeni bir ilaç sunarken bir milyar dolar yatırım yapıyor. | Open Subtitles | مع وقت إنزال "برايجر آند فون" ، للمنتج إلى . السوق ، يمكن أنهم استثمروا مليار دولار فيه |
Üç: Birbirinize yatırım yapın. | TED | ثالثًأ: استثمروا بين بعضكم. |
Seyirci, bize yatırım yap. | TED | يا جماهير، استثمروا فينا |
Ülkenize güvenin. yatırım yapın, yatırım yapın, yatırım yapın." | TED | استثمروا، استثمروا، استثمروا |
Sonra da o paraya yatırım yapın. | Open Subtitles | ومن ثم استثمروا تلك الأموال |