| Evet efendim. Bu konuda haklısınız. Sadece altı gün sürdü. | Open Subtitles | نعم سيدي،بالتأكيد أنت محق بذلك لقد استغرقني الأمر 6 أيام فقط |
| Dün merdivenleri çıkmam bir saat sürdü. | Open Subtitles | لقد استغرقني الأمر ساعة لصعود السلالم بالأمس |
| Buraya koşmam 3,8 saniye sürdü. Kimsenin ateş ettiğini görmedi. | Open Subtitles | استغرقني 3,8 ثانية للخروج هنا لم ترى أي إطلاق |
| Burayı almak için altı yıl uğraştım. | Open Subtitles | استغرقني الأمر 6 سنوات للحصول على هذا المكان |
| Bazen benim bir #dialoguecoffee görüşmesi ayarlamam yaklaşık bir yılımı aldı. | TED | استغرقني الأمر أحيانًا عامًا كاملًا لأجل ترتيب مقابلة قهوة وحوار. |
| Çembere girebilmek çok uzun zamanımı aldı ve orada kalmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | استغرقني الأمر كثيراً من الوقت لأدخل دائرتهم و أخطط للبقاء هناك |
| Yapmadın. Sana imreniyorum. Bulunduğum yere gelmem 10 yıl sürdü. | Open Subtitles | في الحقيقه، انا معجبة بك لأنه استغرقني عشر سنوات لأصل الى ما انا فيه |
| - Sikeyim Ada. Aldırmak için içeri sokacak birini bulmam bir saat sürdü. | Open Subtitles | استغرقني الأمر ساعة حتى استطعت اقناع احدهم بشرائها لي |
| Çatal bıçak takımını bulmam biraz uzun sürdü. | Open Subtitles | استغرقني الأمر فترة حتّى وجدتُ أدوات المائدة خاصتك |
| Sizi kavuşturacağıma söz vermiştim. Düşündüğümden biraz daha uzun sürdü. | Open Subtitles | وعدتُكِ أنّي سألّم شملكما لقد استغرقني أكثر ما ظننت |
| Biraz sürdü ama sonunda vardım. Sen neredesin? | Open Subtitles | لقد استغرقني القليل من الوقت للوصول ولكني قد وصلت ولكن أين أنت؟ |
| Bunu farketmem neden bu kadar uzun sürdü? | Open Subtitles | لماذا استغرقني كل هذا الوقت لأستوعب هذا ؟ |
| Kitabın gecelerimi kabusa çevirmesini anlamam yıllar sürdü. | Open Subtitles | وأيضاً استغرقني الأمر سنوات عدة لأعلم.. ما هو ذلك الكتاب الذي مَلَأَ نومي بالكوابيس. |
| Onu yakalamam bir saat sürdü. Hayvan gibi inatçı. | Open Subtitles | استغرقني الأمر ساعه لأجعلها تنام إنها عنيده جداً |
| Bunu atlatmam çok uzun sürdü. | Open Subtitles | استغرقني الأمر طويلا للخروج من تلك الحفرة |
| Dinle, babamın bir canavar olduğunu kabul etmek benim için de uzun sürdü. | Open Subtitles | انظري، استغرقني الأمر وقتاً طويلاً حتى تقبلت أن والدي كان وحشاً |
| İçeri girdiğinde tanıdık geldiğini düşünmem bir dakika sürdü. | Open Subtitles | اعتقدت أنّك تبدو مألوفاً حينما ولجت إلى هنا. استغرقني الأمر دقيقة. |
| O depoyu ayarlamak için iki hafta uğraştım. | Open Subtitles | استغرقني الأمر أسبوعين لأتدبّر ذلك المستودع |
| Deneme yanılma yonuyla saatlerce uğraştım onun için. | Open Subtitles | لقد استغرقني وضع الإجراءات المناسبة ساعات من المحاولة والخطأ |
| Onu bulabilmek için 3 yıl uğraştım. | Open Subtitles | استغرقني ثلاث سنوات لإيجاده |
| Babanınkini sildirtmek beş yılımı aldı. | Open Subtitles | استغرقني الأمر 5 أعوام لأقنع والدك بالتخلص منه |
| Annemin neyle uğraştığını anlamam biraz zamanımı aldı ama bir süre sonra çözdüm. | TED | وقد استغرقني وقت طويل لأكتشف ما الذي تريد أن تصل إليه، لكن بعد فترة، اكتشفت ذلك. |