| Biraz sırnaşıktı... fakat gerçek bir polisin etrafında olmasından yararlandı sanırım. | Open Subtitles | لقد كان ملق قليلا ولكني أعتقد انه استفاد من تواجده مع الشرطة الحقيقية |
| bundan herkes yararlandı çünkü öğretmenlerimiz en yeni düşünce sistemlerine ulaşabildiler ve üniversite öğrencileri de sınıflarda gerçek hayat deneyimleri kazanabildi. | TED | وقد استفاد الجميع من ذلك لأن المعلمين استفادوا من التفكير الجامعي الحديث والطلبة الجامعيين حصلوا على خبرات حية من أرض الواقع في الفصل. |
| Bana kalırsa Robert bunu gördü ve bundan yararlandı. | Open Subtitles | رأى ذلك و استفاد منه |
| Bir kaç yıl önce bir tahmine, iyimser bir tahmine göre Amerikan ekonomisi bundan yıllık 57 milyar dolar çıkar sağlıyor. | TED | كان هناك تقديراً تقديرات متحفظة، منذ أعوام مضت ذلك فالإقتصاد الأمريكي استفاد ب 57 بليون من الدولارات كل عام. |
| Yani hem erkekler, hem de kadınlar bundan çok şey elde etti, ama farklı şeyler. | TED | إذن استفاد كل من النساء والرجال من الأمر، ولكن بطريقة مختلفة. |
| Federasyon fırsattan yararlandı. | Open Subtitles | **الاتحاد قد استفاد** |
| Bizim çocuklarımız bundan da faydalandı. | TED | وقد استفاد أطفالنا من ذلك أيضا. |