| Sana bakıyorum ve her şeyini okuyorum... beni iğrendiriyorsun. | Open Subtitles | إنني أنظر إليك الآن واستطيع فهمك وأنت تثير اشمئزازي |
| Halıdan uzak dur. Beni iğrendiriyorsun. | Open Subtitles | الآن انهض عن السجادة إنكَ تثير اشمئزازي |
| Beslenmendeki bolonya sosisi kokuyor. midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | يمكنني أن أشم البولونيا في كيس غدائك أنها تثير اشمئزازي |
| midemi bulandırıyor, her şey çok sahte oldu. | Open Subtitles | انه يثير اشمئزازي , الأمر برمته أصبح مزيف |
| Hasta muayenesinde yeni olduğum zamanlarda, tiksintimi yenmem çok zor olmuştu. | Open Subtitles | عندما كنت جديدة في الممارسه في المقاطعة، في كثير من الأحيان وجدت صعوبة في التغلب على اشمئزازي . |
| - İğrenç... şeyler, beni iğrendirir. | Open Subtitles | الـ ... أمور المُقزّزة تثير اشمئزازي. |
| Beni resmen hasta ediyor. Sıkıcı çocuksu gülüşü, kendini beğenmiş öz güveni. | Open Subtitles | تلك التكشيرة الطفولية العديمة الطعم، تثير اشمئزازي |
| - Alâkasi yok. Sadece ona yaptiginiz sey beni tiksindiriyor. | Open Subtitles | -كلا, ما تفعلينه به يثير اشمئزازي |
| Beni iğrendiriyorsun. | Open Subtitles | إنكَ تثيرُ اشمئزازي |
| Beni iğrendiriyorsun. Oink, oink, şişko! | Open Subtitles | انت تثير اشمئزازي اقبع (صوت الخنزير) أيها السمين |
| Beni iğrendiriyorsun. | Open Subtitles | أنت تثير اشمئزازي |
| Beni iğrendiriyorsun. | Open Subtitles | انت تثير اشمئزازي |
| Beni iğrendiriyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تثيرين اشمئزازي |
| Bazen sorumluluklarından kaçınmak için böyle şeyler söylüyor olabilmen midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | أتعلمين، إنه أمر يُثير اشمئزازي بالفعل كيفَ أنك ستقولين أيَّ شيء لتجنب المسؤولية عن أخطائك. |
| Harika ama çok harika bir şekilde midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | مما يثير اشمئزازي بطريقة رائعة. |
| - Bunun olduğu gerçeği bile midemi bulandırıyor. | Open Subtitles | مجرد معرفة ان هذا يحدث تثير اشمئزازي |
| Ama sana olan tiksintimi ifade etme şeklim böyle. | Open Subtitles | لكن هكذا أُعبر عن اشمئزازي منكِ. |
| "İğrenç şeyler beni iğrendirir." | Open Subtitles | "الأمور المقززة تثير اشمئزازي". |
| Hayır, sen çorba peşinde koşuyorsun. Senin gibiler beni hasta ediyor. | Open Subtitles | لا ، أنتِ تبحثين عن السبق الصحفي أمثالكِ يثيرون اشمئزازي |
| Beni tiksindiriyor. | Open Subtitles | أعني, إنه يثير اشمئزازي |
| Doğru söylüyor olsan bile senden iğreniyorum. | Open Subtitles | أنت تثير اشمئزازي حتى لو كان ما تقول صحيحًا |
| Beni iğrendiriyorsunuz. | Open Subtitles | شخصيًّا, أنتم تثيرون اشمئزازي |