| şartlı tahliye görüşmelerine izin verilmeyen çocuklara yardım etmeye çalışıyoruz. | TED | نريد أن ننهي أحكام المؤبد بدون اطلاق سراح للأطفال. |
| Müdürden duyduğuma göre yakında şartlı tahliye olabilirim. | Open Subtitles | فقد سمعت من مشرف السجن أنني ربما أحصل على اطلاق سراح مشروط |
| Adalet Bakanlığı'nın Lucca Quinn'i serbest bırakması için geçici sınırlama emri. | Open Subtitles | امر تقييدي مؤقت يجبر وزارة العدل على اطلاق سراح لوكا كوين |
| Ian Doyle'un salınmasını öneren sensin. | Open Subtitles | انت من اقترحت ان يتم اطلاق سراح " ايان دويل " ؟ |
| Lord Nelson Mandela hapisten salıverilicek. | Open Subtitles | عن اطلاق سراح السيد (نيلسن مانديلا) من السجن |
| Nelson Mandelanın serbest bırakılma sebebi. | Open Subtitles | اطلاق سراح (نيلسن مانديلا) من السجن |
| - Kilisesini şartlı tahliyesi sırasında kurmuş. | Open Subtitles | شيك فرود بدأ كنيسته بينما كان على اطلاق سراح مشروط |
| Şartlı tahliyesiz müebbet hapse doğru gidiyorsun. | Open Subtitles | انت تتفهم انك تنتظر عقوبة مدى الحياة بدون اطلاق سراح مشروط |
| Fakat, hapisteyken yaptıklarından dolayı şartlı tahliye hakkı olmaksızın ömür boyu hapis cezasını garantilemiş. | Open Subtitles | لكن بالواقع ما فعله بالسجن ما جعله يضمن الحياة بالسجن بدون اطلاق سراح مشروط |
| Çocuğu serbest kalması için müzakereci olarak tuttu. | Open Subtitles | ليعملوا مع العائلة للتفاوض على اطلاق سراح الفتى |
| şartlı tahliye mi? | Open Subtitles | هل انت على اطلاق سراح مشروط ؟ |
| Sayın yargıç Bay Sweeney'in kefaletle serbest bırakılmasını talep ediyoruz. | Open Subtitles | حضرة القاضي نطلب اطلاق سراح السيد سويني على كفالته الخاصه |
| Ona şartlı tahliye olacağını söyle, 24 saat içinde seni, başka bir hücreye nakledeceğiz. | Open Subtitles | أخبره بأنك ستحصل على اطلاق سراح مشروط و لهذا فاننا سنقوم بنقلك من الزنزانة خلال 24 ساعة |
| Birleşik Devletler şartlı tahliye Komisyonu" | Open Subtitles | توضح الولايات المتحدة لجنة اطلاق سراح المساجين انه |
| şartlı tahliye komitesi, hayatında yaptığı değişikliği görünce, onu şartlı tahliye ettiler. | Open Subtitles | وعندما سمعت لجنة اطلاق سراح السجين عن التغيير الذي أحدثه لنفسه قاموا أخيراً باطلاق سراحه تحت المراقبة |
| Bunun için Christos'u bırakması gerekecekse onu da yapacaktır. | Open Subtitles | مهما كلف الآمر. و اذا كان يعني ذلك اطلاق سراح كريستوس , سوف يفعلها |
| Jerry'i bırakması, Almanla yaptığı anlaşma. | Open Subtitles | حقا؟ اطلاق سراح (جيري) الصفقة مع الألماني |
| Kevin Jensen'ın salınmasını talep ediyoruz ve onun kaçmasına yardım eden kaçakların. | Open Subtitles | (نطالب اطلاق سراح (كيفين جينسين و الهاربين الذين ساعدوه على الهرب |
| Kevin Jensen'ın salınmasını talep ediyoruz ve onun kaçmasına yardım eden kaçakların. | Open Subtitles | (نطالب اطلاق سراح (كيفين جينسين و الهاربين الذين ساعدوه على الهرب |
| Lord Nelson Mandela hapisten salıverilicek. | Open Subtitles | عن اطلاق سراح السيد (نيلسن مانديلا) من السجن |
| Nelson Mandelanın serbest bırakılma sebebi. | Open Subtitles | اطلاق سراح (نيلسن مانديلا) من السجن |
| O değildi. BE,şartlı tahliyesi için 10 yılı var. | Open Subtitles | لم يكن هو الفاعل ، مسجون بسبب اقتحام المنازل10 سنوات وهناك احتمالية اطلاق سراح مشروط |
| 6 aylık sıkı bir polis çalışması sonucu, şartlı tahliyesiz uzun bir hapis cezası. | Open Subtitles | الي ستة شهور من عمل الشرطة الجيد و مدة سجن طويلة بدون اطلاق سراح مشروط |
| Eyalet ona şartlı tahliye hakkı verdi. | Open Subtitles | - الحكومة أعطته اطلاق سراح مشروط. |
| Yüz kişinin serbest kalması için anlaştım. | Open Subtitles | لقد قايضته على اطلاق سراح نصف المسافرين |
| Erken şartlı tahliye mi? | Open Subtitles | اطلاق سراح مشروط؟ |
| Ancak gerçekte İsrailli askerin serbest bırakılmasını için yapılan bir ödeme. | Open Subtitles | لكن في الحقيقة الدفعة كانت لتأمين اطلاق سراح الجندي الإسرائيلي |