| Senin gibi biriyle tanışmak için alışılmadık bir yer. | Open Subtitles | يبدو مكاناً غير اعتياديّ ليطلب شخص مثلكَ اللقاء فيه |
| Tuhaf bir boz ayınız varmış, diye duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أنّ لديكم دبّاً بنّيّاً غير اعتياديّ |
| Olağandışı bir şey görürseniz lütfen FBI'a bildirin. | Open Subtitles | إن لاحظتِ أيّ شيءٍ غير اعتياديّ فرجاءً بلّغي المباحثَ الفدراليّة |
| Bu tip bir harekat için sıra dışı bir seçim değim mi? | Open Subtitles | سلاح غير اعتياديّ في مهّماتٍ كهذه، أليس كذلك؟ |
| Ortada bir soruşturma varsa yapılan rutin bir iş. | Open Subtitles | الاختبار أمر اعتياديّ أثناء التحقيق |
| Huzurevi hakkında sıra dışı bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيءَ غير اعتياديّ بالنسبة للمركز. |
| Cüzi bir miktar karşılığında bu eve stil ve ivme kazandıracak kişiler. | Open Subtitles | أشخاص يمكننا تأجيرهم بثمن اعتياديّ.. -ويضيفون لمحة من العصرية لهذا المكان . |
| Frengi için bile oldukça alışılmadık bir şey. | Open Subtitles | ذلك يبدو غير اعتياديّ, حتى مع الزّهري! |
| - bir sorun mu var? | Open Subtitles | -هل من مشكلة؟ -تفتيشٌ اعتياديّ |
| Bayan Blanchard, sınıf geziniz sırasında olağandışı bir şey fark ettiniz mi hiç? | Open Subtitles | آنسة (بلانشيرد)، أرأيتِ أيَّ شيءٍ غيرَ اعتياديّ أثناء جولتكِ مع صفّك؟ |
| Beyin taramasında herhangi bir şey yok Walter. | Open Subtitles | لا شيء غير اعتياديّ في تخطيط الدماغ (والتر). |
| Standart bir kontrol olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال أن هذا إجراء اعتياديّ. |
| Sıra dışı bir dondurmacıda. | Open Subtitles | محل مثلجات غير اعتياديّ |
| Peter Chang'le düzenli olarak takılmak istemiyorum. Aynen, tek bir yemeğe çıkmak istedim. | Open Subtitles | -أنا لا أحاول الخروج مع (بيتر تشانج) بشكل اعتياديّ |
| Yani, bu düzenli bir şey mi? | Open Subtitles | إذاً , هل هذا ... أمرٌ اعتياديّ ؟ |