| Tek söylediğim, piyasada tekrar iyi bir yere gelebilmek için birilerine ihtiyacı olduğu. | Open Subtitles | كل ما اقوله انه فى حاجه الى اصدقاء طيبين ليعيدوه الى دائره العمل |
| Hayır. Hayır, bu... bu yüzden söyleyeceğim şeyi sana... söylemek istedim. | Open Subtitles | لا, لهذا السبب اريد ان اقول لك ما سوف اقوله لك |
| Sadece diyorum ki, eğer biraz uzaklaşmak istersen kimsenin seni suçlayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | ما اقوله أنه لا احد سيلومكِ لو انكِ أردتِ الراحة لبعض الوقت |
| Dinle, Çikolata Devi ne dediğimi anlıyorsun başını oraya çevir. | Open Subtitles | اسمع.يا عملاق الشكولاتة. انت يجب ان تفعل ما اقوله لك. |
| söyleyecek hiçbir şeyim yok. Sadece lafını burada kesmek istedim. | Open Subtitles | ليس لدي ما اقوله انا فقط اردت ان اوقفك هناك |
| Demek istediğim, eski Başkan'ımızın politikalarından hala öğrenecek çok şeyimiz var. | Open Subtitles | كل ما اقوله هو هنالك الكثير لنتعلمه من سياسات رئيسنا السابق |
| Doğru, ben sadece söylüyorum, psikolojik olarak, yer değiştirmeyi kabul etmeyebilir. | Open Subtitles | صحيح , كل ما اقوله, نفسياً, هو لا يمكنه قبول استبداله |
| George, oturun lütfen. Sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | جورج , اجلس من فضلك لدي شيء اقوله من فضلك |
| Ona aynı benim söylediğim gibi 'günaydın canım' demeyi öğrettim. | Open Subtitles | و سأعلمه بعض العبارات التي اقوله مثل صباح الخير عزيزتي |
| Tek söylediğim, bazen dünyadaki en aptalca karar senin için doğru olan karardır. | Open Subtitles | كل ما اقوله انه احيانا اسخف القرارات في العالم هو القرار الصائب لكِ |
| o zamanlarda çoğunlukla söylediğim şey bunun biraz tuhaf bir fikir olduğuydu. | TED | و أغلب ما اقوله هو انه في ذلك الوقت لقد كانت فكرة مثيرة جدا لي. |
| Dinle, tek söylemek istediğim gazeteniz bu konuda daha iyi. | Open Subtitles | اسمعي, كل ما اقوله هو جريدتكم هي افضل من هذا |
| Son olarak söylemek istediğim şey, bu fikrin genelleştirilebileceğinin altının çizilmesi gerektiğidir. | TED | ومن ثم اخر شيء اريد ان اقوله هو التاكيد على ان هذه الفكرة يمكن تعميمها |
| Yani diyorum ki, sanırım henüz çok geç değil. Sen... | Open Subtitles | حسنا ,ما أود ان اقوله انه لم يفت الأوان بعد |
| Benim hatam. Bu çok güzel. Ne dediğimi anladın mı? | Open Subtitles | . غلطتي , هذا رائع انتي تعلمين بما اقوله صحيح؟ |
| Onunla ilgili söyleyecek... çok şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير والكثير يمكن ان اقوله عن هذا الرجل |
| Yani Demek istiyorum ki... sırf arkadaşın senden büyük diye üstünde baskı hissetmeni istemem... | Open Subtitles | حسناً الذى اريد ان اقوله هو اننى لااريدكِ ان تكونى متوترة لان صديقك اكبر منك سناً رجاء اً دعك من ذلك |
| ve ayaklarını düşünmek. Hayır,hayır. Sadece şunu söylüyorum biraz aptalca görünüyor... banka soyulurken uykuya dalmak. | Open Subtitles | لا ، كل ما اقوله ان هذا يبدو كحاله نوم سخيفه اثناء سرقه المصرف |
| Hayır, sonra arayamam. Sana söylemem gereken bir şey var. Bu seni biraz heyecanlandırabilir, ama ben senin babanım. | Open Subtitles | كلا, لايمكنني فلدي شيئ هام اقوله وربما يخيفك قليلاً |
| Tek söylemeye çalıştığım belki bir dahaki sefer tekerlekli bavulumuz olur. | Open Subtitles | كل ما اقوله هو ربما حقيبة على عجلات في المرة القادمة |
| Bak dediğim şu, bir Arap adamının yanına İsrailli koy, farkı anlayamam. | Open Subtitles | ماذا ؟ انظروا ،، كل اللذي اريد ان اقوله ضعوا رجلا عربيا ً بجانب رجلا ً يهوديا ً وبعدها لن استطيع ان اجد اختلاف |
| Ya dediklerimi yapar ve yaşarsın,... ya da boşu boşuna ölürsün. | Open Subtitles | إما أن تفعل ما اقوله لك وستعيش، وإما ألا تطيع أوامري |
| Çok üzüldüm, Sayın Başkan. - Ne diyeceğimi bilemiyorum. | Open Subtitles | , اسف جدا سيدتي الرئيسة لا اعلم ما اقوله |
| Arnold, yalnız başına okyanusa girmekle ilgili ne söylediğimi biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف ما اقوله بشان الدخول الى المحيط بمفردك يا ارنولد |
| Benden ne söylememi beklediğini bilmiyorum, baba. | Open Subtitles | انا لا اعلم ما الذي تتوقع مني ان اقوله ، ابي |