| Eğer konuştuğunuz adamlara anlattıklarınızın hepsinin... Yalan olduğunu söylerseniz hayatınızı kurtarabilirsiniz. | Open Subtitles | اذا اعترفت علانية للرجال الذين تحدثت اليهم ان كل ما قلته اكاذيب ستنجو بحياتك |
| Birer birer ortayaca çıkacaklar ve o kadar çok olacaklar ki hepsinin Yalan olduğunu söyleyemeyeceksin. | Open Subtitles | واحد تلو الآخر, ستتراكم حتى توجد الكثير من الاتهامات لا يمكنك القول ان كل هذه اكاذيب |
| Bunlar ufak yalanlar değil... aranızda ayaklanma çıkmasına ve aynı zamanda... devletin kurmuş olduğu dinden... sizi saptırmaya çalışan hain yalanlardır. | Open Subtitles | ليس فقط اكاذيب ، بل اكاذيب خائنة ليس فقط لانها تهدف الى نشر العصيان و التمرد بينكم و لكنها ايضا تمنع عقولكم |
| Örneğin, büyük yalanlar söyleyemem. | Open Subtitles | على سبيل المثال , لا يمكننى اخبار اكاذيب كبيرة |
| Hakkımda tüm bu pis yalanları yazan eski dostum Jim Lefferts'i kurtarmanı istiyorum. | Open Subtitles | أود ان تنقذ صديقي القديم، جيم ليفرتس الذي كتب كل هذه القذارة اكاذيب سوداء حولي |
| - Hepsi yalandı. - Neden bana Yalan söylesin? | Open Subtitles | كلها اكاذيب ولماذا يكذب علىّ ؟ |
| Sen de bugünlük doktor gibi davran ve benzer bir Yalan söyle. | Open Subtitles | تظاهري بأنك طبيـبه اليوم و اخبـري كذبه من نوع اكاذيب الاطباء |
| Kendi aldığını söyledi ve sonra bir sürü Yalan sıktı. | Open Subtitles | قالت هي من اشتراها ومن ثم اخبرتني اكاذيب اخرى |
| Hikâyelerin hiçbirinde su yok çünkü hepsi Yalan. | Open Subtitles | ولا واحدة من تلك القصص تتلائم لأنها جميعها اكاذيب سخيفة |
| Bunların Yalan olmadığının garantisi yok. | Open Subtitles | لا أملك ضمانات على أن هذه ليست مجرد اكاذيب |
| Hatta Yalan olarak da bulabilirsin. Neden bulmayasın ki? | Open Subtitles | أو مجرد اكاذيب وخداع ومن حقك أن تعتقدي ذلك بي ؟ |
| En iyi halinde bile ikiyüzlü ve en kötü halinde şirret bir Yalan makinesi. | Open Subtitles | انه منافق في احسن حالاته وصانع اكاذيب خبيثة في اسوأ الاحوال |
| Ders çalışmaktan kaçmayı o kadar çok istiyorsun ki yeni sevgilim hakkında yalanlar uyduruyorsun. | Open Subtitles | انت وقح . انت تريد ان تتفادى الدراسة كثيرا بحيث تصنع اكاذيب عن حبيبتي الجديدة |
| Hayatını yalanlar ağına çeviren bir adam yeniden güven kazanabilir mi? | Open Subtitles | هل لرجل جعل حياتة عبارة عن اكاذيب يكسب الثقة ثانية؟ |
| Bu yalanlar dışında her şeye inanıyorsunuz! | Open Subtitles | ليتسنى لكِ تصديق كل هذا عدا أنها جميعاً اكاذيب |
| Kendimizi iyi hissettirmek için söylediğimiz yalanlar vardır. | Open Subtitles | هنالك اكاذيب نقولها لنشعر بشعور جيد حيال أنفسنا |
| Fakat hakkımızda korkunç yalanlar yazan ölü günlükçü yüzünden, yapmış olduğumuz her şeyin üzerinden tekrar geçmek zorunda kalıyoruz. | Open Subtitles | ولكن بسبب المدون الميت غريب الاطوار هذا الذى كان ينشر اكاذيب مروعة عنا يجب علينا الاستمرار ونمر على كل شئ نحن فعلناه بالفعل من قبل |
| Çünkü "Gerçek yalanlar" filmini düşünmeden edemiyorum, | Open Subtitles | لانى فقط لا استطيع التوقف عن التفكير فى فيلم "اكاذيب حقيقية"، كما تعلم |
| Suçlamaların tamamıyla onun Catherine de Medici'nin yalanları reddedilmiş, çaresiz ve zehirli bir kadına istinaden. | Open Subtitles | اتهاماتك مستنده على اكاذيب كاثرين دي ميديتشي امرأه مهجوره |
| Oğlum güçlüdür. Zihni Apophis'in yerleştirdiği yalanları yendi. | Open Subtitles | ان ابنى قوى لقد رفضه عقله اكاذيب ابوفيس |
| Onların hepsi yalandı! Yalan olduğunu biliyorsun! | Open Subtitles | هم كانوا اكاذيب تعرف بأنهم كانوا أكاذيب |