| Ama paslanmış kulakları açmak için yüksek sesli haykırış gerekir. | Open Subtitles | و لكن يلزم حدوث ضجة مدوية حتى تسمعها جميع الآذان. |
| Sonra yaptığı kulakları laboratuvara götürdüm. | TED | لذا، أخذتُ الآذان التي صنعتها إلى المختبر. |
| Her taraf kulağı deliklerle dolu, o kulaklar ise tek adama ait. | Open Subtitles | ، هناك الكثير من الآذان داخل هذه الزنزانة وجميعها تنتمي لرجل واحد |
| Eğer dinlemesini bilmiyorsan, kulaklar ne işe yarar ki? | Open Subtitles | ما المُراد في إمتلاك الآذان إذا أنت لن تستمع؟ |
| Benim laboratuvarım kulak üretim tesisi değil. | TED | إنتبهوا، مختبري لا ينتمي إلى مجال تصينع الآذان. |
| Ne zaman kıllanıp dik Kulaklara sahip olacağız? | Open Subtitles | و متى تظهر لنا الشعور و الآذان المحدبة ؟ |
| Şu peynir delisi, beyaz kürklü ve garip kulaklı küçük yaratıklarından mı söz ediyorsunuz? | Open Subtitles | عندما تقول فئران, هل تعنى تلك المخلوقات البيضاء الصغيرة ذو الفرو ؟ بتلك اللحية, الآذان و الجُبن ؟ |
| Kulakların parmak izi gibi kimlik göstergesi olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | وعلمت ان الآذان وسيلة للتعرف تقريباً مثل بصمات الأصابع |
| Melek çocukların kulakları gibi kayısı yarıları. | TED | وتجفف انصاف المشمش لكي تعطي اشكال تشبه الآذان |
| kulakları büyük diye, ona ucube diyorlar. | Open Subtitles | لمجرد أنه لديه تلك الآذان الكبيرة ، يدعونه نزوة |
| Spock'un Babasını o küçük odada keskin kulakları ve endamlı kıçının bir kopyasıyla hayal edebiliyor musunuz? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تتخيل والد سبوك في غرفة صغيرة مع عدد من الآذان المستدقة و الأرداف الرشيقة |
| Eğer o kulaklar birisinin benim hakkımda konuştuğunu duyarsa, o kişi ölür. | Open Subtitles | إذا سمعت هذه الآذان ،أيّ شخص يتكلم عنّي ذلك الثرثار سيموت |
| Sana kızmak zor, özellikle de bu kulaklar varken. | Open Subtitles | يصعب البقاء غاضباً منك خصوصاً مع تلك الآذان |
| Gözlerini ve Kulaklarını da yapmalıyız. Sivri kulaklar tıpkı tilki gibi. Ona ne ad vereceğiz? | Open Subtitles | نحتاج أن نعطيها عينان ، ثم بعض الآذان الآذان المدببة ، مثل الثعلب ، ماذا نسميها ؟ |
| Evet, Shumach bağlantısını ve kulak kesme törenleri olup olmadığını araştıracağım. | Open Subtitles | حسنا، سأبحث حول الشومانش سأبحث أيضا فى طقوس إزالة الآذان |
| 3 dolarlık bir kulak tıkacıyla benzerini yapabileceğim hiçbir şey kültür değildir. | Open Subtitles | كلُّ ما يمكنني تقليده بزوجٍ من سدادات الآذان لا يعتبر ثقافة |
| -Sadece kulak..başka bişey yok | Open Subtitles | أنا فقط أقول إنها الآذان للمرة الرابعة على التوالي |
| Daha kötüsü de olabilirdi. Kulaklara bak! | Open Subtitles | كان من الممكن أن يكون أسوا انظر لهذه الآذان |
| - Bana nasıl ufaklık dersin? Seni koca kulaklı yaratık. | Open Subtitles | كيف تناديني بالحمقاء, أيها الأبله ذا الآذان العملاقة؟ |
| "Sende kimin kulakları var, Kulakların nesi var..." "...ve o kulaklar sende var mı" diye oynanan klasik bir oyun. | Open Subtitles | اللعبه الكلاسيكة المتعلقه بأي آذان تملك و لمن تعود تلك الآذان |
| Spor çılgınlığı. Sağır edici kalabalık. Herşey bir amaç için: Topu ağa sokmak. | TED | هوس الرياضة. حشود تصم الآذان. الكل لفكرة واحدة. |
| Onun gizli beyin gücü gözlerini kör, Kulaklarını sağır etti. | Open Subtitles | إن قوى حواسه الغامضة مكونة من تلك الأعين التي ترى وتلك الآذان التي تسمع |
| Ezan oku da başlayalım. | Open Subtitles | حسنا، أرفع الآذان سنبدأ |
| Meclise gidip konuşacaksın ama sözlerin sağır kulaklardan geri dönecek. | Open Subtitles | ستذهبين قبلا إلى المجلس غير أن كلماتك ستجد الآذان الصمّاء |
| Ve bu enstrüman önünde duran bir manken kafası, ve Kulaklarının olduğu yerlerde mikrofonlar var. | TED | و هى رأس غبية التى تجلس قبالة آلة موسيقية, و لديها سماعات حيث تتواجد الآذان |