| Ve Charming'in Sons'a ihtiyacı olmadığını göstermek için de benim bunları kapatmamı istiyor. | Open Subtitles | ويريد مني إيقاف ذلك لأثبت بأن " تشارمين " لا تحتاج عصابة الأبناء | 
| Bu lüzum çerçevesinde Sons'ın bizimle ticaret yapacağını umuyoruz. | Open Subtitles | نأمل أن الأبناء لهم نية مقايضة بهذه الحاجة | 
| Hem kızlar, hem de Oğullar bütün yaşamlarını annenin ailesi ile geçirir. | TED | حيث يقضي كل من الأبناء والبنات كامل حياتهم مع عائلات أمهاتهم. | 
| Bu senin sorunun. Günümüzde çocukların ilk yaptığı şey annelerini suçlamak. | Open Subtitles | هذه مشكلتك, وأول شىء يفعله الأبناء هذه الأيام هو أن يتهموا الوالدين | 
| Sadece bu aralar belirli bir ebeveynlik tarzı var, çocukları mahveden türden, onların kendileri olma şanslarını engelliyor. | TED | هناك فقط نمط تربية معين في هذه الأيام يفسد الأبناء نوعًا ما، ويعوق فرصهم في التطور ليصبحوا أنفسهم. | 
| oğulları da tıpkı babaları gibi ellerimde ölecekler. Ne? | Open Subtitles | الأبناء سيموتون في أيديي بالضبط كما فعل بـ أبّاهم | 
| Sons ile dostluğumuz çok eskiye dayanıyor, biliyorum. Ama, Tanrım, Kellan... | Open Subtitles | أعرف بأن تاريخنا عميق مع الأبناء لكن بحق الله " كالين" | 
| Bu, Sons ile benim aramdaki bir şey değil. Bu, yaptığımız ilerlemeyi korumakla ilgili. | Open Subtitles | لا يتعلق هذا بترتيباتي مع الأبناء إنه يخص حماية التقدم الذي أجريناه | 
| Sons orta büyüklükte bir kulüp, ilk ona bile zorla girerler. | Open Subtitles | الأبناء من الجماعات المتوسطة بالكاد تصل العشرة الأوائل | 
| Ormanın ağaçları arasında elma ağacı ne ise benim sevdiğim de Oğullar arasında öyledir. | Open Subtitles | كشجرة التفاح بين أشجار الخشب وكذلك محبوبى بين الأبناء | 
| Sana yakışıklı Oğullar vereceğine eminim. | Open Subtitles | أراهن بأنها ستعطيك بعض الأبناء الوسيمينِ | 
| Bu öykü, aşk ve kaybetmek, babalar ve Oğullar ve uluslararası ticarette öngörü sahibi olmak hakkında. | Open Subtitles | هذه قصة الحب و الخسارة الآباء و الأبناء و الحفاظ على حقوق التسويق الدولية | 
| Hukuk bürosundaki çocukların bir bilgisi yok. | Open Subtitles | الأبناء بالتبني يجبرون على إعطاء المعلومات | 
| Zeus, öne çıkmak isteyen çocukların babalarını yok etmeye başladığı ilk zamandan bu yana, bu korkunç geleneğin temsilcisi olmuştur. | Open Subtitles | يمثل هذا الموقف عادة منكرة ولدت منذ فجر الإنسانية حول الأبناء الذين يقضون على أبائهم للاستيلاء على سلطاتهم | 
| Ve bu çocukları kötü gıdayla beslerseniz, onlara bunu öğretirsiniz. Bütün mesele bundan ibaret. | TED | وعندما تطعم هؤلاء الأبناء طعاماً سيئاً هذا ما يتعلمونه , اذا هذه هي حقيقة الموضوع | 
| Seni oy birliğiyle imparator ilan ediyorum. Ölen imparatorumuzun oğulları da aynı fikirde. | Open Subtitles | ويسميك مرشحا مفضلا لتكون الإمبراطور إلى جانب هؤلاء الأبناء للإمبراطور الراحل | 
| Romantik aşk, platonik aşk, evlat aşkı. | Open Subtitles | الحب الرومانسي الحب الأفلاطوني، حب الأبناء | 
| Bay John Daswood babamızın tek oğlu, ve Oğullar her zaman varis olur. | Open Subtitles | السيد جون داشوود لديه ابن واحد فقط و الأبناء هم الورثة | 
| Anne-babaların ve çocuklarının yazıları birbirine benzeyebilir özellikle birlikte çok zaman geçirmişlerse. | Open Subtitles | يمكن أن يكون للآباء و الأبناء نفس الخط خاصةً إذا قضوا وقتاً طويلاً معاً | 
| Peki eve döndüğün zaman evlenip bir oğul sahibi olacak mısın? | Open Subtitles | وعندما تعود إلى البيت ستأخذ زوجتك ،وأبنائك؟ انا قتلت الكثير من الأبناء | 
| -Böyle zengin anne babalar Çocuk, boşanma gibi konularda devamlı kavga eder. | Open Subtitles | أي قضية حضانة ؟ حسناً هؤلاء الآباء الأثرياء دائماً يتنازعون على الأبناء | 
| Görünüşe göre yığınla çocuğu var ve hepsi de işe yaramaz. | Open Subtitles | على مايبدو لديه العديد من الأبناء و يعتقد انهم جميعاً سيئين | 
| evlatlar, babalarını hep hatırlamak istedikleri gibi hatırlarlar. | Open Subtitles | الأبناء يتذكرون آبائهم فقط بالطريقة التي يتمنونها | 
| ..kızlar annelerine oğullarından daha iyi bakıyor. | Open Subtitles | أن الفتيات تهتم أكثر من الأبناء بأماهتهم | 
| Oğlanlar çiftliğe bayılacak. | Open Subtitles | إنّ الأبناء .. سيحبون المزرعة. | 
| (Kahkahalar) Ve ailelerin günahları, zavallı çocuklara musallat oluyor. | TED | وهكذا تنعكس أخطاء الآباء على الأبناء المساكين |