| Yani, herhalde hepimizin istediği gibi sadece biraz kafasını boşaltmak istiyordur. | Open Subtitles | إنه فقط على الأرجح أنه يحتاج لفترة راحة من كل شيء, |
| herhalde parçaları kayıp olduğu için buraya atılmıştır. | Open Subtitles | على الأرجح أنه قد ألقى به هنا لفقدان الأجزاء |
| O ve arkadaşları herhalde şu an her yere işiyorlardır. | Open Subtitles | على الأرجح أنه وأصدقائه يتبولون في كل مكان الآن |
| Büyük ihtimalle ikinci dereceden kazara adam öldürme suçuyla yargılanır. | Open Subtitles | على الأرجح أنه سوف يتم تحصيل رسوم مع القتل من الدرجة الثانية. |
| Büyük ihtimalle kırmızı oyunculardan yapmasını istemiştir. | Open Subtitles | على الأرجح أنه قام بترك مسألة القتل لللاعبين الحُمر المتخصصين في ذلك |
| Büyük ihtimalle, telefon yolda siz ya da başka bir çalışanınız tarafından ele geçirildiği için. | Open Subtitles | الاحتمال الأرجح أنه تم اعتراضه بواسطتك أو بواسطة احد موظفيك |
| muhtemelen, siz yemeden yatamayacağızı söylediğinizden bir şey dememiş olabilir mi? | Open Subtitles | الأرجح أنه تجاهلكما عندما أخبرتمها بأن تناول الحلوى بموعد النوم ممنوع |
| Komşunun çocuğudur. herhalde topu bu tarafa geçti. | Open Subtitles | على الأرجح أنه أحد أبناء الجيران، أضاع كرته |
| herhalde gecikir. Çok duygusal bir gün geçirdik. | Open Subtitles | على الأرجح أنه سيتأخر انه يوم هام و رائع |
| Şuna bakar mısın? 3 parmağı var. Onun çocuğu herhalde, ha? | Open Subtitles | أوه، أنظروا لهذا، لديه 3 أصابع على الأرجح أنه طفله، أليس كذلك ؟ |
| Tatlım, herhalde Başkan'ın o görevdeyken vurulmasına üzülüyordur. | Open Subtitles | عزيزتي ، على الأرجح أنه يشعر بسوء .. أن الرئيس تم الإطلاق عليه في عهده الآن توقفي عن قراءة الصحف |
| - herhalde Number 10'den. | Open Subtitles | الأرجح أنه صدر عن المنزل رقم 10 |
| İstediğimiz her şeyi paketlemiştir herhalde. | Open Subtitles | على الأرجح أنه يأخذ كل ما سنبحث عنه |
| herhalde sınıfa erken gitmiştir. | Open Subtitles | الأرجح أنه ذهب مجدداً إلى صفه باكراً. |
| Ama hiç bir ekmeğe dokunmayın, Büyük ihtimalle patlayıcıdır. | Open Subtitles | ولكن لا تلمسوا أيًا من الخبز على الأرجح أنه سينفجر |
| Büyük ihtimalle bir ipucu bulup kontrol etmeye gitmiştir. | Open Subtitles | الأرجح أنه عثر على دليل وذهب للتأكد منه. |
| Büyük ihtimalle bir tarihi eser avcısı tesadüfen buldu ve hemen elinden çıkarmak istiyor. | Open Subtitles | على الأرجح أنه صياد للأثار القديمة عثر على شيء ما خارج مقدرته ويريد التخلص منه |
| Senden daha hafif, dibe inmemiştir, etrafı dizlerinle kolaçan et; Büyük ihtimalle batmayı durdurduğu yerdedir. | Open Subtitles | إنه أخف منك لن يكون في القاع،تحسس بجانب ركبتيك،من الأرجح أنه توقف عن الغرق هناك |
| Büyük ihtimalle aletjik bir tepkidir. | Open Subtitles | على الأرجح أنه رد فعل تحسسي لم تُسممي، لن تصبحي صلعاء |
| Hiç bir fikrim yok. Büyük ihtimalle Almanca bilmiyordur. | Open Subtitles | لا أعلم الأرجح أنه لا يجيد الألمانية |
| muhtemelen bu sabah kahvaltıdan önce de birini tehdit etmiştir. | Open Subtitles | ومن الأرجح أنه هدّد أحدٌ ما قبل الفطور هذا الصباح. |