| Önermek istedim. İşleri kolaylaştırabilir. | Open Subtitles | هو يُمْكِنُ أَنْ يَجْعلَ الأشياءَ أسهل بكثير. |
| İşleri yavaşlatıyoruz. Daha fazla zamanımızı harcamayalım. | Open Subtitles | -نحن نَثبت هذة الأشياءَ فوق دعنا لا نُضيّعَ وقت أكثر. |
| İşleri karıştırabilir. | Open Subtitles | الذي قَدْ فقط يُعقّدُ الأشياءَ. ربما. |
| Öldüğüne üzüldüm ama burada da işler o kadar iyi gitmiyor. | Open Subtitles | أَنا آسفُ لانه ميتُ، لكن الأشياءَ لم تكن عظيمةَ هى الاخرى. |
| İşler gerçek olmaya başladığında hep kapının dışındadır. | Open Subtitles | هو دائماً خارج الباب إذا تُصبحُ الأشياءَ حقيقيةَ جداً. |
| Ama sen her zaman Olayları doğru hatırlayacaksın. | Open Subtitles | لَكنَّك سَتَتذكّرُين الأشياءَ دائماً، أليس كذلك؟ |
| Unutma, Logan, Olayları oldukları gibi görmeyiz. | Open Subtitles | تذكّرْي، لوجان، نحن لا نشاهدْ الأشياءَ كما هم. |
| Sen bana bu işleri... | Open Subtitles | تدهشني كشخص ما قَدْ يَأْخذُ الأشياءَ... |
| Bu tür işleri her zaman çevirebiliyorsun. | Open Subtitles | تَدُورُ الأشياءَ حول دائماً. |
| Bu, işleri değiştirdi. | Open Subtitles | هذا يُغيّرُ الأشياءَ. |
| İşleri tekrar unutma. | Open Subtitles | انت تَنْسين الأشياءَ ثانيةً |
| Ve bu hepimiz için işleri zorlaştırır. | Open Subtitles | وهذا سَيُثيرُ الأشياءَ لنا. - . |
| - Bunu neden yaptın ki? - İşleri biraz daha heyecanlandırmak için! | Open Subtitles | نشّطْ الأشياءَ |
| İşler ters gitmeye başlayınca, sonunda iyi biter. | Open Subtitles | عندما تَفْشلُ الأشياءَ في البِداية، ينهار كل شىء في النهاية |
| İşler istediğimiz gibi giderse, ben kaybolurum. | Open Subtitles | وإذا تَذْهبُ الأشياءَ كما نَتمنّى، أنا سَأَختفي. |
| Eğer işler ters giderse, sen ayrılabilirsin ama geri kalanlarımız bununla başa çıkmaya çalışmalıyız. Hala anlamadıysan, ben hala buradayım. | Open Subtitles | لو الأشياءَ تفككت يُمْكِنُ فقط ان ترحل في حالة لم تلاحظى انا ما زِلتُ هنا |
| - Burada işler gittikçe karışıyor. | Open Subtitles | أدْعني مجنونة لكن الأشياءَ هنا أُصبحُت غريبة جداً حولى . |
| İlerleyebileceğimi bilmek istiyorum. İşler yoluna giriyor sanıyordum. | Open Subtitles | فكّرتُ الأشياءَ كَانتْ تَتحسّنُ. |
| Olayları oldukları gibi görmek zorundayız. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ نَرى الأشياءَ كما يروها هم إنك معهم |
| O ise Olayları sanki daha gerçekleşmeden görebiliyor. | Open Subtitles | تقريباً مثل هي يُمْكِنُ أَنْ تَرى الأشياءَ قَبْلَ أَنْ يَحْدثونَ. |
| Olayları nasıl yargılayacağımı gerçekten bilmiyorum. | Open Subtitles | آي حقاً لا يَعْرفُ كَيفَ يَحْكمُ الأشياءَ. |