| - Kurbanın tırnak aralarından çıkan maddelerle ilgili hiçbir yere varamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا تحصل في أي مكان على الاشياء تحت الأظافر وفيك. |
| Yüksek yoğunluklu hücreler tırnak ve pençeye kendine has sertliği verir. | TED | تعطي هذه الخلايا ذات الكثافة العالية الأظافر والمخالب صلابتها المعروفة. |
| Çelik kasada bulduğunuz çiğnenmiş tırnaklar için bazı işlemler yapıyorum. | Open Subtitles | أحرزت بعض التقدم من الأظافر المقضومة التي وجدتها في الخزنة. |
| Tam tersi. manikürlü tırnakları var ve parmaklarına lazer epilasyon yaptırmış. | Open Subtitles | بل على العكس تماما. الأظافر مقلمه الشعر على أصابعه مزالٌ بالليزر |
| Bu işi planlayan doktorun derisi Pamuk'un tırnaklarının arasında çıktı. | Open Subtitles | الطبيب الذين خططوا كل هذا، كان جلده داخل الأظافر باموك. |
| İç çamaşırı alman, cilt bakımı, manikür, pedikür yaptırman gerek. | Open Subtitles | أعني, تسوق للملابس الداخلية, تنظيف الوجه, وتنظيف الأظافر, و الأقدام |
| Ama primat atalarımızın doğal ortamları hakkında bildiklerimiz göz önüne alınırsa Tırnakların kendi güçlü avantajlarıyla ortaya çıktıkları daha muhtemel. | TED | ولكن بالنظر إلى ما نعرفه عن بيئات أسلافنا من الحيوانات الرئيسيّة، من المرجّح أنّ الأظافر جاءت بميزاتها القويّة الخاصّة بها. |
| tırnak ve saçlarında bile hala yeterince zehir vardı. | Open Subtitles | كان يوجد أثار سم باقية على الأظافر والشعر |
| Bilinen tek iz bilmeniz gereken tavanlardaki tırnak çizikleri oldu. | Open Subtitles | وما مِن أَثَرٍ يُؤْثَر، إلّا لمن علم، فنظر فرأى أخاديد في السقف قد احتفرتها الأظافر. |
| Orada iki şişe tırnak cilası buldum. | Open Subtitles | في ذلك لقد وجدت اثنين من زجاجات طلاء الأظافر الملون |
| Vajinada ve tırnak altlarında krem izi var. | Open Subtitles | هناك آثار أحتكاك في القناه المهبلية وتحت الأظافر |
| Ben o para için az tırnak törpülemedim. | Open Subtitles | لقد قمت بالإعتناء بالكثير من الأظافر من أجل هذه الأموال وهي كل ما نملك |
| Gelecek hafta tırnak yapımına başlayacağız. | Open Subtitles | حسناً, سوف نبدأ بتعلم تجميل الأظافر في الأسبوع القادم |
| Şunu da göstermek istiyorum, Kentucky'nin önerileri bayağı iyiydi: ay ışığı, çamaşır deterjanı ve sıvı tırnaklar | TED | وأردت أن أبين لكم ، أيضا ، الاقتراحات المقدمة من كنتاكي هي جيدة : لديهم مسكرات، منظفات الغسيل وسائل الأظافر. |
| tırnaklar pençelerden evrildiklerinden dolayı her iki adaptasyon da keratinosidi aynı şekilde üretir. | TED | بما أنّ الأظافر قد تطورّت من المخالب، فإنّ كلا التكيّفين ينتجان الكيراتين بنفس الطريقة. |
| Tam tersi. manikürlü tırnakları var ve parmaklarına lazer epilasyon yaptırmış. | Open Subtitles | بل على العكس تماما. الأظافر مقلمه الشعر على أصابعه مزالٌ بالليزر |
| Joy tırnakları bu iş için hazır olacak. | Open Subtitles | بالتحول الى أنصاف مخنّثين ، ستكون خدمة جوي لتدريم الأظافر جاهزة |
| Hayır. tırnaklarının ucunda Oje yok. Gördün mü? | Open Subtitles | كلا ، لا يوجد طلاء على أطراف الأظافر أترى؟ |
| Onları yıkamak ve tırnaklarıma manikür yapmak tam bir eziyetti. | Open Subtitles | نظراً لمتاعبها,فهى تحتاج للغسيل و تقليم الأظافر |
| Tırnakların evrimi ile karşı konulabilir baş parmak ve ayak parmakları birbirleriyle yakından bağlantılı. | TED | إنّ تطوّر الأظافر وتطوّر أصابع الإبهام المقابلة وأصابع الأرجل يرتبط ارتباطًا وثيقًا. |
| O kadar sertsin ki, kahvaltılarda tırnaklarını yiyebilirsin. | Open Subtitles | أنت شرسة جدا بحيث يمكن أن نتصور .أنك تتناولين الأظافر في الأفطار |
| Tamam, perman geçti, şimdi de tırnaklara geldik. | Open Subtitles | حسناً، التجاعيد غير ظاهرة، مما يجلبنا إلى الأظافر |
| Şu yapıştırma uzun tırnaklı kızıl saçlı tombullar gibi mi? | Open Subtitles | هذه الصهباوات السمينات مع تلك الأظافر الطويلة المزيفة؟ |
| - Çünkü ona tırnaklarla hiçbir şeye dokunmamasını söyledin. | Open Subtitles | -لم ترها؟ ذلك لأنّكِ طلبتِ منها أن لا تلمس شيئاً بتلك الأظافر. |
| Bir bayanla çivi kırmak istesem, olmazmıydı ? | Open Subtitles | هل تريد لا واحد منكم السيدات لكسر الأظافر. |
| Şampuan, saç kremi veya Oje tanıtımı yapabilirsin ... | Open Subtitles | ستظهرين على علب الشامبو والصابون وطلاء الأظافر |
| Ayrıca sağ elimin birkaç tırnağı düştü. | Open Subtitles | و يجب أن تعرفوا، بالنسبة لـ يدي اليُمنى بعض الأظافر بدأت تسقط |
| Şu ayak tırnaklarına bakarsak bunun küçük bir Lamisil canavarı olacağına bahse girerim. | Open Subtitles | من النظرة على تلك الأظافر أراهن أنه أحد وحوش لامسيل الصغيرة شخصية دعائية |
| Sen bilirsin, ben sana kemik atıyorum, kadın kurbanın tırnaklarındaki kalııntılar et yağı imiş. | Open Subtitles | إلعب بلطف سوف ألقي لك عظمة قصاصات الأظافر من الضحية الأنثى كانت شحوم الخباز |