| - Buna hâla inanamıyorum. Dünyanın en şanslı erkeğiyim. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أصدق الأمر حتى الآن أنا الرجل الأكثر حظاً في العالم |
| Kendimi gezegendeki en şanslı kadın gibi hissediyorum | Open Subtitles | أشعر أنني المرأه الأكثر حظاً في هذا الكوكب |
| Dünyadaki en şanslı O.Ç. - Lütfen. | Open Subtitles | بكل سرور السافل الأكثر حظاً على وجه الأرض |
| Ben dünyadaki en şanslı adamım çünkü sizin gibi arkadaşlarım var. | Open Subtitles | كنت الرجل الأكثر حظاً على الأرض، وذلك لإن لدي رفاقٌ مثلكم... |
| en şanslı ikinci Yahudi o zaman. | Open Subtitles | اليهودي الثاني الأكثر حظاً على قيد الحياة |
| Kendimi Batı Pennsylvania'daki en şanslı adam olarak hissediyorum. | Open Subtitles | أنا أشعر أني الرجل الأكثر حظاً في بانسيلفينيا الغربية. |
| Bence oğlunuzla birlikte olduğum için dünyanın en şanslı adamıyım. | Open Subtitles | حسناً، أظن أني الرجل الأكثر حظاً في العالم لكوني على علاقة مع إبنك. |
| Dünyadaki en şanslı kızdım. | Open Subtitles | لقد كنت الفتاة الأكثر حظاً في العالم |
| Çok büyük. Flint'teki en şanslı adam, Bee Bee Ellis! | Open Subtitles | الأكثر حظاً في فريق فلينت بي بي إيلس |
| Evet. Ben dünyadaki en şanslı kadın-adamım. | Open Subtitles | أنا المخنث الأكثر حظاً في العالم |
| en şanslı adam olmadığını ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | كلانا يعلم بأنك لست الشخص الأكثر حظاً |
| Ve keşfettiğinde en şanslı adam sen olabilirsin. | Open Subtitles | وعندما تفعل ستكون الرجل الأكثر حظاً |
| Kasabadaki en şanslı adamdım | Open Subtitles | أحسست أنني الشخص الأكثر حظاً بالمدينة |
| Dünyanın en şanslı adamı kim derseniz, işte burada. | Open Subtitles | أجل - من الفتى الأكثر حظاً فى العالم هنا ، بولين |
| Özellikle şeref misafiri, Cortez Oteli'ne giriş yapmış en şanslı kişinin kendisi olduğunu görmüyorsa. | Open Subtitles | خاصة عندما أكون أنا ضيف الشرف ألا تستطيع أن ترى أنه الرجل الأكثر حظاً " الذي دخل إلى فندق " كورتيز |