| Sosyal bilimler veya o tip şeyler hakkında konuşabilirsiniz ama haydi bencil şeyler hakkında konuşalım. | TED | يمكنك التّحدث عن القيم الإنسانية، وهذا النّوع من الأشياء، ولكن دعونا نتحدّث عن الأسباب الأنانيّة. |
| %90 bencil olmayan bir şey yaptıysan şok geçirip, ölebilirim. | Open Subtitles | إذا رأيتك تقومين بأيّ شيء لا يحتوي على 90 بالمئة من الأنانيّة |
| bencil davranışlarımızla, sebep olduğumuz yıkım arasındaki bağlantıya dikkat çekiyorum. | Open Subtitles | أرسِمُ الروابط ما بين أساليبنا الأنانيّة" "و الدمار الذي يحدثونه |
| Evet, ama bunu mahvetmeden önce bencillik günü yapıp, kendimize bir tanecik sırdan keyif almaya izin veremez miyiz? | Open Subtitles | أجل، لكن ألا يمكننا أن نستمتع في سرّيّة بيومٍ من الأنانيّة قبلما نخرّب عليه يومه؟ |
| Süper düşünceli ve özverili olmak. | Open Subtitles | مراعاة مشاعر الآخرين كثيرًا وعدم الأنانيّة. |
| Öz babam, bencil ve yıkıcı hareketleriyle az kalsın ailemizi parçalıyordu. | Open Subtitles | والدي أوشك على تفريق شمل العائلة مع قراراته التخريبية الأنانيّة |
| Kendi bencil çıkarları için cehennemi dünyaya salma riskine girdiler ve bugün elde edecekleri şey tam da bu olacak. | Open Subtitles | جازفوا بإطلاق الجحيم على الأرض لأجل منافعهم الأنانيّة واليومة سينزل بهم ما نشدوه تحديدًا |
| Kendi bencil mutluluğum için ailemi yıkmayı risk ettim. | Open Subtitles | خاطرت بتدمير أسرتنا من أجل سعادتي الأنانيّة. |
| Buradayız çünkü artık bu şirket için en iyi şeyleri düşünmediğim ama bunun yerine belirli bireylerin bencil isteklerini hesaba kattığım gibi bir endişe hakim. | Open Subtitles | نحن هنا لأن هناك قلق أنه لم أعد افضل مصالح الشركة في قلبي لكن أنا بدلاً من ذلك مركّزة على مصالحي الأنانيّة |
| Görünüşteki fedakârlık ve şefkat eylemleri çok asil bir ahlak ya da din tarafından yönlendirilmekten çok uzak olup, gerçekte sadece bencil genlerimizin kendi çıkarları peşinde koşmalarıdır. | Open Subtitles | ما تُظهره هو أنّ أفعال الإيثار والطيبة, بعيداً عن إنجرافات النُبل الأخلاقيّ والدين, ليست سوى جيناتنا الأنانيّة التي تتبّع مصالحها الخاصّة. |
| bencil seçimlerin için Tanrı'ya şükürler olsun. | Open Subtitles | لشكرا للسماء على خياراتك الأنانيّة |
| - Bana bencil mi diyorsun? | Open Subtitles | هل كنتِ لتنعتيني بـ"الأنانيّة" ؟ |
| Kendi bencil amacım için. | Open Subtitles | لأجل أهدافي الأنانيّة الخاصة. |
| Acımasız, sabırsız, emirleri yerine getiremeyenlerden anında kurtulan birisi. O bencil veletle ilgilenmek zorunda kaldığına göre aptalın teki olmalı! | Open Subtitles | -لا بد أنّه سأم العناية بتلكَ الأنانيّة ! |
| Elijah, senin çocuğunu kollayıp seni o bencil ve iğrenç benliğinden koruyabilmek adına bir anlaşma yaptı. | Open Subtitles | اتّفق (إيلايجا) على حماية طفلك، لينقذك من ذاتك الأنانيّة الفاسدة. |
| Başkasının hayatını alan bir kandille... David o kadar bencil biri değil. | Open Subtitles | الشمعة ستزهق حياة شخصٍ آخر و (ديفيد) ليس بتلك الأنانيّة |
| Biraz bencillik iyidir. | Open Subtitles | مقدار معيّن من الأنانيّة جيّد |
| George-- Güvenilir de, özverili de. | Open Subtitles | جورج)، اكتب أنّها أهلٌ للثقة وعديمةُ الأنانيّة) |