| Ve boru başınızın belada olduğunu söylüyor, çocuklar. | Open Subtitles | و الأنبوبة تقول أن جوني سمع أنكم في مشكلة يا أولاد |
| Bir yangın çıkar da babanız kalkmaz, ya da bir boru patlarsa ve babanız yerinden kalkmazsa, ya da çekirgeler... | Open Subtitles | مثلا لو قام حريق و أبوكم لم يستيقظ أو انفجرت الأنبوبة وأبوكم لم يستيقظ أو هجم الجراد... |
| Hepsini sıyırdıktan sonra diğer tüpü de sokacaksın, sonra ikisini de çıkaracaksın. | Open Subtitles | عندما هذا يختفي تماماً، الأنبوبة سوف تنزلق للأعلى أيضاً وثم يختفيان كلاهما. |
| Yemin ederim ki, iki saniye arkamı döndüm ve tüpü almış kadının boğazında aşağıya sokuyor. | Open Subtitles | أقسم بالله بأني أدرت ظهري لثانيتين وكان قد أدخل الأنبوبة بداخل فم المرأة |
| Sonrasında bildiğim, tarih öncesi bir banyoda bir boruya zincirlendiğim ve bütün gece resimlerini çektiğim adama baktığım. | Open Subtitles | الشيء الثاني الذي أعرفه، أنني مقيد إلى الأنبوبة في مرحاض ما قبل التاريخ في شخص التقطت له صور |
| Sana burundan tüp yardımıyla beslenmenin acı vereceğini söylemiştim. | Open Subtitles | لقد أخبرتك أن تناول الطعام عن طريق الأنبوبة الأنفية مؤلم |
| Şu boruyu öbür ucundan tut, Nathan Scott. | Open Subtitles | أمسك الأنبوبة من الجهة الأخرى , يانايثن سكوت |
| Bunu tüpe geri sok, bakalım. | Open Subtitles | أعد معجون الأسنان إلى داخل الأنبوبة |
| Neden boru ile konuşuyorsun, Roman? | Open Subtitles | لماذا تتكلم مع الأنبوبة رومان ؟ |
| Duvardaki boru duvarı kirletmeden önce. | Open Subtitles | قبل أن تلطخ الأنبوبة السقف خلفها |
| Arka duvardaki boru leke bırakmadan önce. | Open Subtitles | قبل أن تلطخ الأنبوبة السقف خلفها |
| Bu boru çok sıcak. Uzak dur, uzak dur! | Open Subtitles | هذه الأنبوبة ساخنة للغاية، تجنبها. |
| Fakat boru burada. | Open Subtitles | ولكن الأنبوبة هنا |
| Eddie'nin lafını ettiği boru bu işte. | Open Subtitles | هذه هي الأنبوبة التي قصدها (إيدي) |
| " - O tüpü geri ver! | Open Subtitles | "أعِد لى هذه الأنبوبة |
| tüpü neden taşıyorsun? | Open Subtitles | - لماذا لديكَ هذهـ الأنبوبة ؟ |
| Bu tüpü Annabel'in burnuna sokmamız gerekecek. | Open Subtitles | يجب أن ندخل تلك الأنبوبة لأنف (هانبيل) |
| Şimdi o lanet boruya vurmaya devam et. | Open Subtitles | لذا ، اذهبي واستمري في الطرق على تلك الأنبوبة اللعينة |
| Bence boruya girip onu bileklerinden tutmalısın ve ben de senin bileklerinden tutarım. | Open Subtitles | تعرفين، أعتقد أنكِ يجب أن تدخلي الأنبوبة وتمسكِ كاحليه... ومن ثم سوف أمسك بكاحليكِ |
| - tüp babamın ağzında. Onunla nefes alıyor. | Open Subtitles | الأنبوبة في فم أبي انها تساعده على التنفس |
| ...çünkü olan şey, ışığın tüp dışında kavisli başka herhangi bir yolla gözüne seyahat etmediğini doğrulamasıdır. | Open Subtitles | لأن هذا يؤكّد أن الضوء لا ينتقل لعينه عن طريق أي مسار معوجّ خارج الأنبوبة |
| Hanımefendi size bu boruyu üfletmeliyim. | Open Subtitles | سيدتي, أنا مضطر إلى جعلك أن تجربي هذه الأنبوبة |
| Şimdi, boruyu almalısın. | Open Subtitles | الآن من المفترض أنك أزلت الأنبوبة |