| İşte bu dinamik denge ve mobil algı çünkü hem ne gördüğünü hem de nasıl hareket ettiğini koordine etmesi lazım. | TED | إذا هنا يتم استخدام الإتزان الحركي والإدراك الحركي، لأنه عليه التنسيق بين ما يراه أمامه وبين طريقة حركته. |
| Komayı, körlüğü denge bozukluğu, ve yüksek ateşi açıklar. | Open Subtitles | ربما يفسر الغيبوبة العمى عدم الإتزان و الحمى |
| Sanırım kendime dünyada her zaman iyi ve kötü arasında bir denge olacağını söyledim ama dengeyi bozmak benim elimde. | Open Subtitles | أخمن أنّي أقول في نفسي أنّ دائماً ما سيستمرّ الإتزان بين الخير و الشر بالعالم. لكن الأمر منوط بي للحفاظ على الإتزان. |
| Yeni kıza bakıyorum da denge akla ilk gelen kelime olmuyor. | Open Subtitles | عندما أنظر إلى الفتاة الجديدة الإتزان ليست الكلمة الأولى التي تخطر في بالي على أي حال |
| İkincisi, meclisle devlet başkanı arasında gücün eşit dağıtılması ve devlet organları arasında denge kurulmasıydı. | Open Subtitles | الشيء الثاني كان انشاء قوّة متساوية بين البرلمان و الرئيس إنشاء فروع مُحكمة الإتزان من الحكومة |
| Boştaki el denge için yukavıda. | Open Subtitles | و ارفعوا اليد التي لا ترفع السيف لأعلى من أجل الإتزان |
| Dezoriyantasyon ve denge bozukluğu daha yeni. | Open Subtitles | التشتت و عدم الإتزان عرضان جديدان |
| Bence ya araba kazası ya da denge kirişine kafanı vurdun. | Open Subtitles | ...أظن إما حادث سيارة أو صدمت رأسك علي عارضة الإتزان |
| denge kuruldu. | Open Subtitles | عاد الإتزان. |
| denge. | Open Subtitles | الإتزان. |