| Bugün kardeşlerimi önünde günah çıkarttım ve günah işlemeyeceğime söz verdim. | Open Subtitles | اعترفتُ اليَوم للرَب أمامَ أُخوَتي و وعدتُ بعدَمِ الإثم بعدَ الآن |
| Ve onlar her türlü günah ve kötülükle doldu. | Open Subtitles | و غرقوا فى الظلم و الإثم و الأعمال الدنيئة |
| Eğer tanrının bağışlamasını istiyorsan, gerçekten üzgün olmalısın, ve tekrar aynı günahı işlemeyeceğine dair söz vermelisin. | Open Subtitles | إن كنتي تريدين مغفرة الله فيجب أن تكوني نادمة حقاً على فعلتك و يجب أن تعدي بألا ترتكبي هذا الإثم ثانيةً |
| günahı Tanrı yarattı onun merhametine sığınırız | Open Subtitles | الرب خَلقَ الإثم لكي نَعرف رحمته |
| Nedensiz yere öldürmekte günahtır Peder. | Open Subtitles | من الإثم القتل بلا سبب. أبتاه , لقد جعلوني آثما. |
| - Bugün çalışmak günahtır! | Open Subtitles | من الإثم العملُ اليوم |
| Fakat bütün hayatımı suçluluk içinde yaşamama izin verme | Open Subtitles | لكن لا تجعلني أعيش في الإثم لبقية حياتي |
| - "günahın oğlu ona kötülük etmek için daha güçlü ol." | Open Subtitles | جرد العدو من قوته وسيطرته عليها وامنع ابن الإثم من إيذائها |
| Ve onlar her türlü günah ve kötülükle doldu. | Open Subtitles | و غرقوا فى الظلم و الإثم و الأعمال الدنيئة |
| Ah, dindarlar şehri, aklımız fikrimiz günah. | Open Subtitles | أوه مدينة التقوى، أفكارنا تقودنا بخطي ثابتة نحو الإثم |
| Biz buna sadece eğlence için yaptım diyelim günah işleme heyecanı için ve sevgili patroniçemi boynuzlamak için yaptım diyelim. | Open Subtitles | لا، حقا لنفترض أنني فعلت كل هذا انطلاقا من الشعور بالواجب لإثارة من الإثم |
| Tanrı, günah içinde yüzenlerin etlerini dağlayıp damgalayarak ahlaksız kafirlere ıstırabı tattırarak öfkesini onların üzerine bir ateş gibi saçtı. | Open Subtitles | وفى غضبه الشديد سكب إنتقامه خارجاً مثل النار ، معذباً الفاسقين . حارقاً لحوم أولئك الذين يعيشون فى الإثم |
| İnanıyorum ki, sizin gözünüzde günah işledim ama Tanrı'nın da sizin gözünüzle baktığını kim bilebilir? | Open Subtitles | ، أعتقد أني إرتكبت الإثم في عينيك لكن من يعلم إن كان الرب يشاركك الرأي؟ |
| Ama suçlusu olduğum günah için bana bir bağışlama sunabileceğinizden emin değilim. | Open Subtitles | لكن الإثم الذي أن مذنبة به, لا أظن بأنك ستعرض عليّ المغفرة به. |
| Ancak bir günaha yardım ediyor, günahı kışkırtıyor gibi hissediyorum. | Open Subtitles | ولكنني أشعر أنني أساعد وأحرض على الإثم |
| Kutsal su doğuştan var olan günahı alır götürür. | Open Subtitles | "الماء المقدّسة" تزيل الإثم الأصلي. |
| Bütün günahı ben üstleniyorum. | Open Subtitles | أنا سوف آخذ جميع الإثم. |
| - Asıl çalışmamak günahtır! | Open Subtitles | من الإثم أن لا تعمل |
| Yemeği ziyan etmek günahtır. | Open Subtitles | من الإثم أن تهدر الطعام |
| Merak ediyorum, Rebecca Jones'u kaybetmek Hennry Mills hakkında duyduğun suçluluk hissinin birazını geri mi getirdi? | Open Subtitles | أتسائل إن كان فقدان (ربيكا جونز) أعاد القليل من مشاعر الإثم تلك التي اعترتك بشأن موت (هنري ميلز) |
| Benim ona yaptığım ve suçluluk... | Open Subtitles | ...و الإثم |
| Aşk ve kadınlarla ilgili konularda günahın varlığını inkar etmiyorum. | Open Subtitles | في مسائل الحب و النساء لا أؤمن بوجود الإثم |