| Evet, en azından yarım düzine üst seviye suikast yaptığından şüpheleniliyor. | Open Subtitles | أجل، إنه مشتبه به في نصف دزينة من الإغتيالات عالية المستوى. |
| Şu politik suikast konuşmalarını kes lütfen. | Open Subtitles | لا تتكلمي عن الإغتيالات السياسية من فضلك |
| Bu, elinde ölüm havuzu olan herkesin bir şansı olabileceği anlamına geliyor. | Open Subtitles | هذا يعني أنّ أيّ شخص بحوزته قائمة الإغتيالات يمكنه أن يجرّب حظه. |
| Sürüsünü bulup onları ölüm havuzu hakkında uyarmam gerek. | Open Subtitles | أحتاج لإيجاد جماعته وتحذيرهم بشأن قائمة الإغتيالات. |
| Apollo, Ay, uzaylılar, örtbas ileri teknoloji, suikastlar falan gibi şeyler işte. | Open Subtitles | أبوللو, القمر الفضائيين, تغطيه تقنيات المستقبل الإغتيالات و هذه الأشياء |
| Eninde sonunda ölüm havuzunun geri kalanını görecek. | Open Subtitles | سوف ترى بقية قائمة الإغتيالات في النهاية. |
| Şimdilik, bizim gibi olan herkesin, doğaüstü güçleri olan herkesin... - ...ölüm havuzunda olduğunu bil yeter. | Open Subtitles | عليك أن تعرف فحسب أنّ كل شخص مثلنا لديه قدرات خارقة، مذكور بقائمة الإغتيالات. |
| Mezhep çatışmaları, suikast teşebbüsleri olacak. | Open Subtitles | إستخدام العُنف .. وستصادفك بعض الإغتيالات |
| Zaman devrim, suikast ve gizli operasyonlar zamanı. | Open Subtitles | الحروب تندلع في كل مكان إنه زمن الثورات و الإغتيالات و العمليات السريه |
| Namı diğer "Cüce." suikast ekibinin başında o var. | Open Subtitles | " معروف بإسم " القزم هو رئيس فرقة الإغتيالات |
| Birçok suikast ona atfedildi ama biz onun varlığını bile kanıtlayamadık. | Open Subtitles | المفترض أن هناك قاتلاً مأجوراً يستخدم هذا الإسم والعديد من الإغتيالات تعزى اليه ولكننا لم نتمكن أبداً من التأكد إن كان موجوداً أم لا |
| Başkan, Siyah Pipo adı verilen ve devlet eliyle yönetilen bir suikast operasyonunun skandala dönüşen... sonuçlarını görüşmek için bugün kabineyi acil olarak topladı. | Open Subtitles | الرئيس دعا لعقد اجتماع وزارى طارئ اليوم لمناقشة فضيحة مشروع الإغتيالات الحكومى المزعوم (المسمَّى ب(الوردة السوداء |
| Ölüm havuzu için büyükannemin şifresini kullandı. | Open Subtitles | لقد استخدم شفرة جدتي في صنع قائمة الإغتيالات. |
| Bu ölüm havuzu için yapılan ödeme. | Open Subtitles | إنها الأموال الخاصة بقائمة الإغتيالات. |
| Büyükannem ölüm havuzu için şifre oluşturmuş. | Open Subtitles | قامت جدتي بكتابة شفرة قائمة الإغتيالات. |
| Normalde silahlar ve tarihi suikastlar ile ilgili tuhaf bilgilere boğulmuş olurdum. | Open Subtitles | عادة بهذا الوقت، تكون دفنتني في الحقائق عن الأسلحة و الإغتيالات |
| Ve ardından Devlet suikastlar Komitesi önünde ifade vermesi istendi. | Open Subtitles | ثم طلب منه الشهادة أمام مجلس نواب لجنة الإغتيالات |
| İzin ver... politik suikastlar hakkında bir teorim var. | Open Subtitles | اسمح لي فقط... فأنا لدي نظرية حول الإغتيالات السياسية. |
| Eninde sonunda ölüm havuzunun geri kalanını görecek. | Open Subtitles | سوف ترى باقي قائمة الإغتيالات على أيّة حال. |
| - Ölüm havuzunun başında sen varsın hâlâ. - Biliyorum. | Open Subtitles | -مازلت أول شخص بقائمة الإغتيالات . |
| Hâlâ ölüm havuzunda olan üç kişi. | Open Subtitles | ثلاثة أشخاص ما زالوا بقائمة الإغتيالات. |
| Bu kişi, adı sanı belli olmayan kişi, uluslararası bir suikastte asıl oyuncu gibi. | Open Subtitles | ذلك الشخص الذى تعاقد على هذا من المرجح أنه لاعب رئيسي فى فريق الإغتيالات الدولى |
| Pers krallarının gizli suikastçıları. Babam onların dağıtılmalarını emretti. | Open Subtitles | لقد كانوا فرق الإغتيالات السريه لملوك الفرس حتي سرحهم أبي |