Bugün, psikiyatri yanlısı fakat Baskı karşıtı olduğumu söylemek isterim. | TED | و أود أن أقول أنني اليوم أوافق الطب النفسي و لكنني ضد الإكراه |
Bence Baskı, tedavi kadar etkili değil ve bence korkunç bir hastalığa sahip bir başka insan üzerinde böyle bir güç kullanmak korkunç bir şey. | TED | لا اعتقد أن الإكراه فعّال كعلاج و اعتقد أن استخدام الإكراه شيء فظيع ضد شخص مصاب بمرض رهيب |
Baskı olduğunu ispatlayamayız. Elimizdekileri tekrar gözden geçirelim, tamam mı? | Open Subtitles | لا يمكننا إثبات الإكراه لنرى ما لدينا، حسناً؟ |
-Bunu söylerken, kendinizi biraz Baskı altında hissediyor olabilir misiniz? Sonuçta o sizin patronunuz. | Open Subtitles | منذ هي رئيسُكِ، تَشْعرُ الإكراه لقَول ذلك؟ |
Belki Baskı altındaki bir CIA ajanı öyle bir kartı alabilir. | Open Subtitles | من المفترض وكيل وكالة المخابرات المركزية تحت الإكراه الصحيح يمكن أن يحصل على مثل هذه البطاقة الرئيسية. |
"İtirafının Baskı altında yapıldığından reddedildiğine" dair bir mahkeme kararı var elinde. | Open Subtitles | لديه أمر من المحكمة يقضي بأنه أعترف تحت الإكراه |
Baskı altında kabul ettiğimi sen de çok iyi biliyorsun. | Open Subtitles | . تعرف تماما أنني وافقت على ذلك تحت الإكراه |
Tecrit, maksimum güvenlik, son derece Baskı... | Open Subtitles | تأمين , الحد الأقصى من الأمن , الإكراه المدقع. |
Evlilik sözleşmenizin Baskı nedeniyle geçersiz olacağını duymak iyi gelecektir. | Open Subtitles | ستسرّك معرفة أن اتفاقيتك لما قبل الزواج بصدد الإبطال بسبب الإكراه |
- Olay yerinde DNA izi yok tek görgü tanığı ve Baskı altında kabul var. | Open Subtitles | لا يوجد أي دليل من الحمض النووي في مسرح الجريمة. شاهد عيان واحد, الاعتراف تحت الإكراه. |
Ceza alacak olsan bile Baskı altında hareket ediyordun. | Open Subtitles | حتى لو وصلنا للنطق بالحكم، كنتِ تتصرفين تحت وطأة الإكراه. لديّ كلّ ما يكفي لأمنعهم من الحكم عليكِ بالإعدام. |
Baskı altında kayda alınmış bir şey. Yani mahkemede geçersiz sayılacaktır. | Open Subtitles | لقد حصل عن طريق الإكراه ولا يلتحق في المحكمة |
Zamanında, üzerinde o kadar Baskı olmasına rağmen. | Open Subtitles | بغض النظر عن الإكراه التي كنتِ تحته وقتها |
Bu hastalıkları ne kadar iyi anlarsak, o kadar iyi tedaviler üretiriz ve ne kadar iyi tedaviler üretirsek, o kadar çok insana Baskı kullanmadan yardım önerebiliriz. | TED | فكلما تفهمنا هذه الامراض كلما قدمنا علاج أفضل و كلما تحسّن العلاج كلما تحسنت الرعاية التي نقدمها حيث لا نستخدم الإكراه. |
Uygun çalışmalar yapılmadan şehir konseyine bu projenin kabulü için yapılan Baskı suçlamalarına ne yanıt vereceksiniz? | Open Subtitles | كيف تردون على الاتهامات التي... الإكراه كان يستخدم للضغط على مجلس المدينة... الموافقة على هذا المشروع دون دراسة مناسبة؟ |
Baskı altında olduğunu görmüyor musun? Bu bir tuzak! | Open Subtitles | ألا ترى انه تحت الإكراه إنه فخ |
- Onunla evlenmeye söz verdim. - Baskı altında. | Open Subtitles | . وعدته بأن أتزوجه . تحت الإكراه |
Belki, Baskı altında ayrılmışlardır. | Open Subtitles | -حسناً, لربما أجبروا على الرحيل تحت الإكراه |
Bakalım notu yazarken Baskı altında mıymış. | Open Subtitles | لنرى إذا كتبت الملاحظة تحت الإكراه. |
İnsan kaçakçılığı, bir insanı zorla çalıştırmak için kullanılan kaba kuvvet, sahtekarlık veya baskıdır. | TED | الاتجار بالبشر هو استخدام القوة أوالاحتيال أو الإكراه لتخضع شخصا آخر للعمل. |
Aşırı stres altındaki insanlardan tuhaf sözler işitmeye kulağım aşinaydı. | Open Subtitles | سمعت مذاك الحين عن أناس، يتفوهون بكلام غريب تحت الإكراه |