| Ancak fazla alkol kullanımı, enzim aktivitesini değiştirebilir, böylece o yan üründen daha fazla üretilir, bu da makul bir asetaminofen dozu alınsa bile bu durum karaciğer hasarına neden olabilir. | TED | لكن تناول الكحول بكميات كبيرة يمكن أن يغير من نشاط الإنزيم لذلك فإنتاج أكثر من تلك المادة السامة، قد يؤدي إلى إتلاف الكبد حتى مع ما يعتبر جرعة آمنة من الأسيتومينوفين. |
| Yani öldüren mantar değil, enzim. | Open Subtitles | على هذا فليس الفطر, ولكن الإنزيم هو ما قتل. |
| enzim analizlerinin sonuçlarını alabilir miyim? | Open Subtitles | هل تسلمين لي نتائج تحليل الإنزيم الأن, رجاءاً ؟ |
| Öbür taraftan, ibuprofen aktif bölgeye girer ama kırılmaz veya enzimi değiştirmez. | TED | أما فيما يخص الإبوروفين فهو يدخل إلى الطرف الفعال ولكنه لا يتفتت او يكسر نفسه أو يغير الإنزيم |
| Geliştirdiğimiz enzimi kullandığımızda, bakın ne oldu? | Open Subtitles | والآن راقبوا ما يحدث حين ندخل الإنزيم الذي طورناه |
| - Yani şu sizin enzimin nasıl olduysa insan nüfusunu da etkilediğini mi söylüyorsunuz? | Open Subtitles | أنت إذاً تقترح أن الإنزيم أثّر بشكل ما على البشر؟ |
| enzim genellikle hayvan tedirgin olduğunda etkin hâle gelir. | Open Subtitles | يتنشط الإنزيم غالباً عندما يكون الحيوان ثائراً |
| H.I.V. şapkasını çıkarıyorum ve enzim şapkasını giydiriyorum. | Open Subtitles | نزعت قبعة الإيدز، وسأجعله يرتدي قبعة الإنزيم. |
| Ders planındaki değişiklikten dolayı ne glikolizis ne de enzim kinetiği yarınki sınava dahil. | Open Subtitles | تذكير لطيف: بسبب التبديل الحاصل في مناهجنا ، لا حركه الإنزيم ولا تحلله |
| Bu enzim bir alıcıya genetik olarak uyarlanabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون هذا الإنزيم مصمم وراثيا لمتلقي واحد |
| Önlemeye çalıştığımız enzim işte bu enzim. | TED | وهذا هو الإنزيم الذي نحاول إيقافه. |
| enzim hazırsa indikatör pembeye dönecek. | Open Subtitles | إن كان الإنزيم موجوداً... سيكون اللّون وردياً |
| Kurbandan aldıkları böceklerin enzim üretecek kadar yetişkin olmadıklarını söylediler. | Open Subtitles | ويقولون أنّ الحشرة التي أخذت من الضّحية الأولى... لم تنمُ بما فيه الكفاية لإفراز الإنزيم |
| Tedbirini aldım. Gazdaki enzimi bozdum. O yüzden havadan saldırıda işe yaramaz. | Open Subtitles | لقد صممت نظام أمان، لقد عدّلت طبيعة الإنزيم والذي سيجعله غير فعال في هجوم جوي |
| Bir tane proleftik sindirim enzimi karışımı. | Open Subtitles | ها أنت ذا، يا سيدي. الإنزيم الهاضم المخفوق. |
| enzimi nasıl yaptığımı her seferinde farklı anlattım böylece aslında ihtiyaçları olan şeyi bulamadılar. | Open Subtitles | لا يمكننى أن اتذكر كل مرة صنعت فيها الإنزيم حتى لا يعلمون ما الذى يحتاجونه حقًا |
| Bana hala toksini stabilize ettiğimiz enzimi nereden edindiğini söylemedin. | Open Subtitles | ...لم تخبرني بعد من أين حصلت على ذلك الإنزيم الذي كيّفت به السم |
| Piper'ın enzimi bitirmesini bekliyor... | Open Subtitles | منتظرا ان تنتهى بيبر من مسألة الإنزيم |
| Greyfurt, statinlerle aynı enzime bağlanır ve bu statinleri parçalamak için daha az enzimin kalması anlamına gelir. | TED | يرتبط الجريب فروت بنفس الإنزيم الذي يرتبط بالستاتين، مما يؤدي إلى تقليل الانزيم الخاص بتحليل العقاقير المخفضة للكوليسترول. |
| Bu, enzimin parçalamaktan sorumlu olduğu ilaçların daha hızlı metabolize edilmelerini sağlar— bazen bu etki, ilaçların tedavi edici etkisini gösteremeden önce çok hızlı olur. | TED | هذا يعني أن الأدوية التي يقوم هذا الإنزيم بتحليلها يتم استقلابها بشكل أسرع - بشكل سريع للغاية في بعض الأحيان، قبل أن تترك آثارها العلاجية. |
| enzimler bunun meydana gelmesine yardım ediyor. | TED | حيث يساعد الإنزيم على حدوث ذلك. |