| İngilizce öğretmeniyim. Ünlü sözler benim cephaneliğimdir. | Open Subtitles | أنا مدرّس فى اللغة الإنكليزيّة وتلك الإصطلاحات هى أسلحتى |
| İngilizce konuşuyorsun demek. Artık konuşabiliriz seninle. | Open Subtitles | ،أنتِ تتحدّثين الإنكليزيّة الآن يمكننا إجراء محادثة إذن |
| Özür dilerim, İngilizce bilmiyormuşsunuz. Fazla konuşmamaya çalışacağım. | Open Subtitles | آسفة، أنتما لا تتحدّثان الإنكليزيّة سأحاول ألّا أتكلّم كثيراً |
| Eski İngilizce'de şöyle derlerdi, "Urne gedaeghwamlican hlaf syle us todaeg." | TED | في اللّغة الإنكليزيّة القديمة يُقال : "Urne gedaeghwamlican hlaf syle us todaeg." |
| Bu kadar iyi İngilizce konuşmayı nereden öğrendiniz? | Open Subtitles | أين تعلمت إجادة الإنكليزيّة هكذا؟ |
| Romanyalıyız. İngilizce yok. | Open Subtitles | نحن من "رومانيا"، نحن لا نتكلّم الإنكليزيّة |
| - Tasarımcılarına İngilizce öğret. - Neden? Bu kopyalar mükemmel. | Open Subtitles | ـ (تشوى)، عليك استخدام مصمّمين يتكلّمون الإنكليزيّة ـ إنّه ممتاز، مطابق لصور الكتيّب |
| Bay Riley, ben Bill Natolly, Tamara'nın İngilizce öğretmeni. | Open Subtitles | (سيّد (رايلى)، أنا (بيل ناتولى مدرّس (تمارا) للغة الإنكليزيّة |
| İngilizce biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل هناك من يتحدّث الإنكليزيّة |
| Nasıl oluyor da İngilizce konuşuyorsun? | Open Subtitles | كيف تتحدّث الإنكليزيّة ؟ |
| İngilizce bilmiyormuşuz gibi yapalım. | Open Subtitles | لا! تظاهري بأنّك لا تتحدثين الإنكليزيّة |