Son 10 yıldır iş arkadaşlarımla birlikte bir felsefe ve araştırma programı geliştiriyorum, adı etkili fedakârlık. | TED | خلال السنوات العشر الماضية، طورت أنا وزملائي فلسفة وبرنامج بحث أطلقنا عليه الإيثار الفعّال. |
Etkili fedakârlık araştırma programı hâlâ ilk evresinde ve hâlâ bilmediğimiz çok büyük bir miktar var. | TED | إنّ برنامجنا البحثي الذي يدعى الإيثار الفعّال لا يزال في بدايته، ولايزال هناك الكثير مما لا نعرفه. |
Ve cevap da, ziyadesiyle özverili kişilerin beyinlerinin temelde diğerlerinden farklı olduğu olabilir. | TED | وربما يكون الجواب هو أن أدمغة الأشخاص ذوي القدرة العالية على الإيثار مختلفة بطرق أساسية. |
"Bu tamamen fedakar bir çaba değildi. | Open Subtitles | لم يكن هذا أبدًا" على سبيل الإيثار |
Şimdi de sinirbilim ve epigenetiğin 15 yıllık işbirliği evet dedi. özgecilik yönünde eğitildiğinde beynimiz değişiyor. | TED | و 15 عاماً من التعاون مع علم الأعصاب وعلم التخلق يؤكد ذلك أيضاً، تتغير أدمغتنا حين ندربها على الإيثار. |
Yapılan son bir araştırma, çalışanların gün boyu fedakarlık gerektiren görevlerde bulunmasının genel üretim anlayışını arttırdığını gösterdi. | TED | تشير دراسة أجريت مؤخرا إلى أن اكمال الموظفين لمهام الإيثار أحياناً خلال اليوم يزيد من إحساسهم بالإنتاجية الإجمالية. |
Neyse ki gittikçe daha çok sayıda insan bu düşünceyi anlıyor ve bunun sonucunda bir hareket ortaya çıkıyor: efektif altruizm. | TED | والنتيجة هي حركة متنامية: من الإيثار الفعّال. إنها مهمه لأنه تجمع بين كل من القلب والرأس. القلب، بطبيعة الحال، هو ما تشعر به. |
Görüyorsun, suçları tahmin eden sistemi yapan kişiler bunu başkalarını düşündükleri için yapmadılar. | Open Subtitles | أترى، الاشخاص الذين طوّروا نظام التنبوء بالجريمة لا يفعلون ذلك لشيء من الإيثار |
Bu, fedakârlık ve iyiliğin hayatta ve gelişiyor olmasının nedenini göstermek için herhangi bir bilim insanının birlikte ortaya çıkarabileceği hala en iyi matematiksel açıklamadır. | Open Subtitles | لا تزالُ أفضل توضيحٍ رياضيّ قد يأتي به أيّ عالم لتبيان لماذا يبقى ويزدهر الإيثار أو الطيبة. |
Hem zaten ikimiz de hayatın boyunca böylesine bir fedakârlık yapmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | ناهيكِ أنّ كِلانا يعرف أنّكِ لمْ تفعلي شيئاً بغرض الإيثار في حياتكِ كلّها. |
Ancak etkili fedakârlık topluluğunda ben ve diğerleri bilhassa önemli olduğunu düşündüğümüz üç etik hususta fikir birliği yaptık, bu alt yapıda alışılmışın dışındalar. | TED | لكنني ومع أشخاص آخرين في مجتمع الإيثار الفعّال تجمّعت أفكارنا حول ثلاث مشاكل أخلاقيّة نرى جميعاً أنها هامّة على غير العادة، فقد تصدرت القائمة على غير العادة. |
Bu insanların özverili koruması sonucu burası... dünyada kaplumbağa nüfusunun artmakta olduğu... birkaç yerden biri. | Open Subtitles | الإيثار بالحماية من قبل هؤلاء يعني أن هذا هو المكان الوحيد الذي تزداد فيه أعداد السلاحف |
Yani bu veriler, dünya üzerinde bir ucunda son derece psikopatik insanların ve diğer ucunda da çok merhametli ve aşırı özverili eylemlerde bulunan insanların olduğu şefkat sürekliliği gibi bir şeyin varlığını gösteriyor. | TED | ومعاً، ما تشير إليه هذه البيانات هو وجود شيء مثل الرعاية المستمرة في العالم والتي نجدها عند طرف واحد من قبل الأشخاص السيكوباتيين بشكل مرتفغ، وعند الطرف الآخر من قبل الأشخاص المتعاطفين جداً والمدفوعين إلى أعمال شديدة الإيثار. |
özverili şehit işte. | Open Subtitles | {\pos(190,220)} انظروا للشهيد خليق الإيثار. |
Alex pek de fedakar biri sayılmaz. | Open Subtitles | الإيثار ليس من{\pos(192,230)} صفات (أليكس) المعروفة |
ama bu özgecilik değil, sadece sana kendini iyi hissettiriyor.' | TED | ليس في ذلك من الإيثار في شيء أنت فقط تشعر بشعور جيد." |
Belki de özgecilik yoluyla suçluluk hissini dindirebilirsin. | Open Subtitles | عا ... عاهرة ربما يمكنكِ تسكني هذا الإحساس بالذنب عن طريق الإيثار |
Yani özgecilik var. | TED | لذا فإن الإيثار موجود. |
Benzer şekilde, sosyal ağlar iyilik, sevgi mutluluk, fedakarlık ve düşünce gibi güzel ve değerli şeylerin yayılması için gereklidir. | TED | بالمثل، الشبكات الإجتماعية مطلوبة لإنتشار الأشياء الجيدة والقيّمة مثل الحب والعطف والسعادة و الإيثار والأفكار. |
NZT'nin etkisi altında olmadığından yüksek derecede asilik ve duygusallıktan kaynaklanan bir fedakarlık içindesin. | Open Subtitles | لذا، ما دمتَ خاليًا من تأثير (إن زي تي) وعرضة لشتَّى سجايا الإيثار العاطفيّ الجامح |
NZT'nin etkisi altında olmadığından yüksek derecede asilik ve duygusallıktan kaynaklanan bir fedakarlık içindesin. | Open Subtitles | لذا، ما دمتَ خاليًا من تأثير (إن زي تي) وعرضة لشتَّى سجايا الإيثار العاطفيّ الجامح |
Ama aslında bu bir fark yaratır ve bunun farkına vardığı için özellikle efektif altruist olmuş bir inek var. | TED | ويمارس الإيثار الفعال لأنه لديه هذه المواهب. هذا هو موقع مؤسسة " بيل و ميليندا جيتس " على الإنترنت وإذا نظرت إلى الكلمات إلى الجانب الأيمن في أعلى الصفحة |
Bu yüzden, bencilliği değil de, başkalarını düşünme tutumunu benimsemek her şeyden önemlidir. | TED | لذلك فإنه من المهم جداً أن نعزز دافع الإيثار بدلاً عن الأنانية. |