| mitoloji ve Efsaneler zamanında antik tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda. | Open Subtitles | زمن الاساطير والخرافات عندما كانت الآلهة القديمة قاسية وتافهة وأصابو البشرية بالعناء |
| mitoloji ve Efsaneler zamanında antik tanrıların güzel ve acımasız oldukları insanoğluna acı çektirmekten zevk aldıkları bir zamanda. | Open Subtitles | زمن الاساطير والخرافات عندما كانت الآلهة القديمة قاسية وتافهة وأصابو البشرية بالعناء |
| Yunan mitolojisinden, moron. Tüm erkeklere hükmeden, demek. | Open Subtitles | إنه من الاساطير الإغريقية ويعني حاكمة كل الرجال |
| Tam da efsanede tarif edildiği gibi duruyor. | Open Subtitles | انها بالضبط مثلما ذكرت الاساطير |
| Efsanenin ve büyünün var olduğu topraklarda büyük bir krallığın kaderi, genç bir çocuğun omuzlarındaydı. | Open Subtitles | في أرض الاساطير و زمن السحر مصير مملكة عظيمة يقع على أعتاق شاب صغير |
| Ve bu deniz ile adalarda, bu efsanelere ilham veren yarı tanrılarla kahramanlara. | Open Subtitles | والابطال الذين اثروا في تلك الاساطير في هذا البحر وهذه الجزر |
| efsaneleri kullanmalıyız. Onlardan müthiş malzemeler çıkarabiliriz. | Open Subtitles | علينا ان نصنع الاساطير يجب ان يكون هناك حفلات صاخبة |
| Huzursuz, aç ölülerle ilgili kulaktan kulağa dolaşan şehir efsanelerin yerini mantıklı düşünceler aldı. | Open Subtitles | واصبح العقل يحل محل الاساطير المهوسة بحراك الميتين الجائعين |
| Yunan mitolojisinde, denizlerin, fırtınaların depremlerin ve öteki çeşitli doğal felaketlerin tanrısı. | Open Subtitles | فى الاساطير الاغريقية كان اله البحار و العواصف و الزلازل و غيرها من الكوارث الطبيعية |
| Gerçi, efsanelerde zaten her şey abartı değil midir, cesaret bile. | Open Subtitles | لكن حينها تميل الاساطير الى المبالغه في كل شيء حتى الشجاعه |
| Hepimiz fedakarlık yaparız Mary ve böyle cesaret dolu hareketlerle Efsaneler doğar. | Open Subtitles | كلنا قمنا بالتضحيات , ماري وبهذه التضحيات العظيمة ستولد الاساطير |
| Efsaneler böyle oluşur. | Open Subtitles | هذا نوع من شيء الاساطير تصنع منه |
| Efsaneler burada gerçektir. İnanılmaz. | Open Subtitles | الاساطير هنا حقيقيه انها مدهشه |
| Yunan mitolojisinden fırlamış yaratıklar gibi. | Open Subtitles | انها تبدو كمخلوق من الاساطير اليونانيه |
| Sana Yunan mitolojisinden bir şeyler anlatayım. | Open Subtitles | اريد ان اعطيك درسا صغيرا في علم الاساطير اليونانية . |
| Bu güç efsanede anlatılandan da büyük! | Open Subtitles | تلك القوة هي أكثر مما قالته الاساطير |
| Efsanenin ve büyünün var olduğu topraklarda büyük bir krallığın kaderi, genç bir çocuğun omuzlarındaydı. | Open Subtitles | في أرض الاساطير و أزمنة السحر مصير مملكة عظيمة يقع على أكتاف شاب صغير |
| Bu antik dağ sakinleri efsanelere konu olmuşlardır. | Open Subtitles | قاطني الجبال قد الهمتم الاساطير القديمة. |
| Bu program da insanların hayatını mahveden, yanlış bilinen efsaneleri ortadan kaldırmama yardım edecek. | Open Subtitles | هذا فقط يعطيني فرصة لفضح الاساطير الغير صحية التي تكلف الناس حياتهم |
| En büyük efsanelerin de öncesinde uzun zamandır unutulmuş bir tarih yatar. | Open Subtitles | وخلفها ...الاساطير العظمى هناك تاريخ نسي لفتره طويله |
| Yunan mitolojisinde onu taşıyanın yenilmez olacağı söylenir. | Open Subtitles | وعلى حسب الاساطير اليونانية , ستكون انسان لايقهر |
| Söylenti ve efsanelerde geçen Thernler'e ait tüm ihtimalleri gözden geçirdim. | Open Subtitles | عن طريق الاساطير والاشاعات بحثاً عن ادلة عن الثيران |
| ve mitoloji için size para vermiyorlar, şimdiye kadar. | TED | ولم يأتي علم الاساطير بمنفعة، حسنا، حتى الآن |