Burada Kaliforniya'da salınımı azaltmak için çok iddialı bir hedef var. | TED | هنا في ولاية كاليفورنيا، هناك هدف طموح جدًا للحد من الانبعاثات. |
Avustralya lideri böyle söyledi, salınımı kestiklerini ve üzerlerine düşeni yaptıklarını söyledi. | TED | وكان هذا ما قاله أحد الزعماء الأستراليين، لقد قمنا بحصتنا وأوقفنا الانبعاثات. |
Geriye dönmek ve negatif emisyon kavramını gündeme getirmek istiyorum. | TED | أرغبُ في العودة إلى الوراء، وأرغبُ في طرح مفهوم الانبعاثات السلبيّة مرة أخرى. |
Eğer halihazırda kişi başına salınımın yüksek olduğu bir yerde yaşıyorsanız, bu, enerji isteğinin azaltılması gerektiğini işaret ediyor. | TED | إذا كنت تعيش في مكان في العالم حيث نسبة الانبعاثات للفرد الواحد مرتفعة أصلا، فإن ذلك سيوجّهنا حول تخفيض طلب الطاقة. |
Yine de negatif emisyonları biraz daha yansıtmamızı istiyorum. | TED | لكنّني أريد أن نفكر مرّة أخرى بشأن الانبعاثات السلبيّة. |
Sıvı yakıtlara bağımlılığımız, bu salınımları önlemeyi gerçekten zor hale getiriyor. | TED | يجعل اعتمادنا على الوقود السائل هذه الانبعاثات من الصعب جدًا تجنبها. |
Tüm bu zamanda, tüm bu toplantılar ve başka birçoğu boyunca, salınım artmaya devam etti. | TED | وخلال كل هذه المقابلات ومقابلات أخرى كذلك، مازالت الانبعاثات في ارتفاع. |
Negatif emisyonlar, ayrılan CO2'nin atmosferden kalıcı olarak uzaklaştırılmasını gerektirir. Bu da ilk önce geldiği yere yer altına yerleştirilmesi anlamına gelir. | TED | تحتاجُ الانبعاثات السلبيّة أن يخضع ثاني أكسيد الكربون المستخلص للإزالة بشكل نهائي من الغلاف الجوي إلى الأبد، وهذا يعني إعادته إلى تحت الأرض من حيث خرج في بداية الأمر. |
Elimizde bu durum için bir araç mevcut, bir yapı ile bir mekanizma şeklinde çalışan bir araç, buna REDD Plus diyoruz. Ormanların yok olması ve orman arazilerin azalmasından kaynaklı emisyonların azaltılması için bir plan. | TED | والمعنى موجود في ايدينا من خلال البنية,و الالية, وتسمى ريد بلاس مخطط لتقليل الانبعاثات من ازالة الغابات و تقلص الغابات |
Fakat bunlar aynı zamanda işlenmeleri sırasında oldukça yüksek enerji ve sera gazı salınımı ortaya çıkaran malzemeler | TED | ولكنهما أيضاً مادتين لهما طاقة عالية وتنتج نسبة كبيرة من الانبعاثات الغازية الدفيئة. |
Başka bir deyişle, eğer kısadan orta vadede salınımı düşürmezsek, daha sonrasında yıldan yıla çok daha fazla salınım kısıtlamaları yapmamız gerekecek. | TED | يعني، إن لم نقم بتخفيض الانبعاثات على المدى القصير أو المتوسط، فسيكون من المهم القيام بتخفيضات هامة من سنة إلى أخرى. |
Fakat kısadan ortaya vadeye salınımı kesmeye başlamazsak, bunu çok daha önce yapmamız gerekecek. | TED | ولكن إن لم نقم بقطع الانبعاثات على المدى القصير أو المتوسط، فسيتوجب علينا القيام بذلك في أقرب وقت ممكن. |
Küresel ticaretin şu anki kuralları altında, ülkeler kendi programlarını güçlendirmek yerine, emisyon azaltmaktan uzak durmaya daha hevesliler. | TED | بموجب القواعد الحالية للتجارة العالمية، فإن للدول حافز قوي للتخلص من تخفيض الانبعاثات للدول الأخرى، بدلا من تدعيم برامجهم. |
emisyon ve yakıtla ilgili ve bu kısıtlamalar onları boğdu. | Open Subtitles | بسبب الانبعاثات واستهلاك كمية الوقود وخلافه |
Drawdown projesi tarımda eşitliğin sağlanmasının günümüzden 2050'ye kadar iki milyar ton salınımın önlenmesini sağlayacağını ön görüyor. | TED | يمكن أن تمنع ملياري طن من الانبعاثات من الآن وحتى عام 2050. وهذا على قدم المساواة مع تأثير إعادة التدوير المنزلية يمكن أن يكون على الصعيد العالمي. |
Çünkü araştırmamıza göre, eğer Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya gibi kişi başı salınımın gerçekten yüksek olduğu bir yerde yaşıyorsanız, iki derecelik artıştan kaçınmak için iyi bir şans yakalayabilmek adına, acilen salınımda yılda yüzde 10 kadar azaltılma yapılması gerek. | TED | لأنه وفقا لأبحاثنا، إذا كنت ببلد حيث تكون نسبة انبعاثات للفرد الواحد مرتفعة جدا -- أمريكا الشمالية وأروربا وأستراليا -- فإن خفض الانبعاثات ب10% بالمائة في السنة، وفي حال بدأنا فورا، سيكون أمرا ضروريا لنحظى بفرصة جيدة لتجنب هدف الدرجتين. |
İnsanlar Kaliforniya'yı bir temiz enerji ve iklim lideri olarak görüyor, fakat verilere baktığımızda bulduğumuz şey şu ki aslında Kaliforniya 2000 ile 2015 arasında ulusal ortalamadan daha yavaş bir şekilde emisyonları azaltıyor. | TED | يعتقدُ الناس أن كاليفورنيا رائدة في الطاقة النظيفة والمناخ، ولكن عندما نظرنا في البيانات، في الواقع، ما وجدناه هو أن، قلّصت كاليفورنيا الانبعاثات ببطء أكثر من المعدل القومي، ما بين عامي 2000 و 2015. |
Tehlikeli iklim değişikliğinden kaçınmak için hızlı bir şekilde emisyonları kesmemiz gerek. | TED | لتجنب التغيّر الخطير في المناخ، يتوجب علينا التقليل بشدة من الانبعاثات. |
Şu anda iklime karşı iki çözüm yolu açık şekilde salınımları azaltmak ve depolama alanı bulmaktır. | TED | الحلان المتوفران لدينا الآن للبيئة هما بشكل واضح تقليل الانبعاثات وإيجاد مخزن. |
salınımları azaltmadaki etkisini bir düşünün. | TED | ولنا أن نتخيل فقط ما يعنيه هذا في تقليل الانبعاثات. |
Çünkü bu sırada salınım yoğunlaşmış olacak. | TED | لأنه في هذه الأثناء، ستتراكم الانبعاثات. |
Negatif emisyonlar sihirli bir değnek gibi düşünülmemeli, ancak dünya çapında CO2 kirliliğini azaltmaya devam edersek bize yardımcı olabilirler. | TED | يجب أن لا نعتبر الانبعاثات السلبية بمثابة الحل السحري، لكنّها قد تساعدنا إن استمررنا في المماطلة لخفض تلوث ثاني أكسيد الكربون عالميًا. |
Tüm elektrik üretimini bu süreçle yenilediğimiz takdirde, sadece elektrik üretiminden kaynaklı emisyonların tamamını durdurmakla birlikte diğer sektörlerdeki emisyonları da kaldırmaya başlarız, potansiyel olarak tüm karbondioksit emisyonlarının yüzde 60'ını kesebiliriz. | TED | نظريًا، إذا ما استبدلت كل الطاقة المولدة بهذه العملية، فسوف لن تحد حينها من الانبعاثات الناتجة عن توليد الطاقة فقط بل ستبدأ في الحد من الانبعاثات الناتجة من قطاعات أخرى أيضًا، ربما تقلل من 60 في المئة من مجمل انبعاثات الكربون. |