Onlar müthiş teknolojik aletler, harika makineler ve füzyon yapılabileceğini gösterdiler. | TED | فهي قطع تيكنولوجية مذهلة، أجهزة رائعة، أثبتت أن الانصهار أمر ممكن. |
füzyon, bana göre, elektiği daha ucuz ve daha güzvenli yoldan üretmenin yolu. | Open Subtitles | الانصهار ، نعم، بالنسبة لي انه وسيلة لانتاج الكهرباء بطريقة آمنة وغير مكلفة |
Peki, füzyon bu kadar güzelse, neden kullanmıyoruz ? | TED | الآن، إذا كان الانصهار عظيما لهذا الحد، لماذا لا نستعمله؟ |
erimenin eşiğinde bulunan 5 nükleer reaktör daha var. | Open Subtitles | لدينا 5 مفاعلات نووية أخرى على وشك الانصهار |
5 nükleer güç santralindeki erime işlemini önlemeye çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول إيقاف عملية الانصهار في خمس مفاعلات نووية |
Amerikalıların erimeyi önlemeye çalışan programcıları var. | Open Subtitles | الأمريكيون لديهم مبرمجين يحاولون إيقاف الانصهار |
Sonra müthiş bir miktarda ısı veriliyor. Böylece füzyon sıcaklığına ulaştırılıyor. | TED | فتلقي كمية كبيرة من الحرارة هناك لتحاول طبخ لتصل إلى حرارة الانصهار. |
Lazer füzyonunda, küçük bir pinpon topu alırsınız. füzyon yakıtını topun ortasına koyarsınız ve bir sürü lazeri topun etrafına gönderirsiniz. | TED | بالنسبة لانصهار بالليزر، تكون لديك كرة الطاولة تضع وقود الانصهار في مركزه، وتطلق موجة من الليزر حوله. |
Aslında, bu makineleri yapacak olan bilim, o eğri boyunca, füzyon üretmede biraz geri kaldı. | TED | وفي الواقع، فإن العلم الذي يمكن من صنع هذه الأجهزة جاء في الوقت المناسب لينتج الانصهار الذي نراه على المنحنى. |
füzyon, biraz pahalı olmakla suçlanır hep. | TED | غالبا ما يتم انتقاد الانصهار على أنه غالي التكلفة نوعا ما. |
2002'de füzyon şirketini kurduğumda, büyük çocuklarla başa çıkamayacağımı biliyordum. | TED | لذا فحين بدأت شركة الانصهار هذه سنة 2002، كنت أعلم أنني لايمكن أن أتنافس مع هؤلاء الكبار. |
Çok büyükler, çok karmaşıklar ve bayağı pahalılar, ve aynı zamanda, füzyon enerjisiyle başa çıkamıyorlar. | TED | لأنها كبيرة جدا، ومعقدة جدا ومكلفة جدا، ولكن لأنها أيضا لا تتوافق جيدا مع طاقة الانصهار. |
Aslında oradaki makine bir anti madde füzyon bombası. | Open Subtitles | الآلة هناك أساسا هي مكافحة الانصهار قنبلة |
Dünyada kontrollü füzyon kullanmıyor musunuz? | Open Subtitles | أنتم لن تستطيعوا الانتفاع من الانصهار المكبوح |
Uçaklar, stasis aletleri, füzyon reaktörleri... | Open Subtitles | المقتلات الجوية, أجهزة السبات مفاعلات الانصهار |
Al, bu şey füzyon reaktörü gibi enerji pompalıyor. | Open Subtitles | آل، هذا الشيء يضخ الطاقة مثل مفاعل الانصهار |
NRC ekranları erimenin başlamak üzere olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | شاشة وكالة الطاقة توضح بداية مرحلة الانصهار |
Programcılarınız erime dizisine müdahale etmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | إن مبرمجينكم يحاولون التدخل لمنع تتابع الانصهار |
Nükleer erimeyi, kayayı uzaylının çocuklarımızı kullandığını. | Open Subtitles | الانصهار و الصخرة والمخلوق الفضائي الذي يتلاعب بأطفالنا |
füzyonun yakıtı okyanuslardan gelir. | TED | الآن، مصدر الوقود المستعمل في الانصهار هو المحيط. |
birleştirme merkezleri yerel, eyalet ve federal hükûmet arasında iç terörü ortaya çıkarması gereken müşterek görev kuvvetleridir. | TED | مراكز الانصهار هي فرق العمل المشتركة بين المحليات والولاية والحكومة الفيدرالية التي يفترض أن تكشف الإرهاب المحلي. |
"Fusion tapas" 'ın başlangıç menülerine, oldukça ilham verdi.. | Open Subtitles | الخاص بك المقبلات الانصهار مستوحاة طبق رئيسي جديد كلياً، |
Dünyamız ısınıyor ve buzullar her yıl daha erken Eriyor. | Open Subtitles | إن درجة حرارة كوكبنا تتزايد والبحر الجليدي بدأ في الانصهار مبكرا كل سنة |
Ve bu meblağın sadece yüzde yarımı kadarını füzyona ayırıyoruz. | TED | والآن نحن ننفق نصفا في المئة من هذا على عملية الانصهار. |
Santralleri erimeden engellememiz için yükleyiciyi bulmamıza yardım edebilecek herhangi birisinin ismini istiyorum. | Open Subtitles | أريد اسم اي أحد يمكنه مساعدتنا في العثور على هذا الصاعق لإيقاف المفعلات من الانصهار |
Eğer bu gerçekten o ise, yükleyiciyi kapatabilirim ve geri kalan santrallerin erimelerini engelleyebilirim. | Open Subtitles | ماذا يعني هذا؟ لو أن هذا صحيح، فيمكننا إيقاف الصاعق وإيقاف باقي المفاعلات من الانصهار |