| Bu insanların onu buradan götürmene izin vermeyeceğini görmüyor musun? | Open Subtitles | الا ترى ان هؤلاء الاشخاص لن يتركوك تاخده خارج هنا |
| Sevdiği kadını izlediğini görmüyor musun? | Open Subtitles | الا ترى انة يشاهد الفتاة التى يعشقها قلبة ؟ |
| Ailemizle ilgili hastalıklı düşüncelerini görmüyor musun? | Open Subtitles | أنها قصة مخزية الا ترى وجهة نظرك المريضة بأتجاه عائلتك؟ |
| Senin gibi birini hiç görmedim. Bir kahraman olduğunu göremiyor musun? | Open Subtitles | لأنني لم اقابل ابدا احدا مثلك أنت بطل الا ترى ذلك؟ |
| Şu ebeveyn intiharı meselesi seninle ortak noktamız, Anlamıyor musun? | Open Subtitles | الا ترى أننى وأنت لدينا نفس موضوعة إنتحار الاباء ؟ |
| görmüyor musunuz? Bu sizin bilinçaltınız. Gerçekte, bilinçaltı fanteziniz. | Open Subtitles | الا ترى انه اللاوعي لديك يستبدل الوهم بالحقيقة |
| Anton, görmüyor musun, iş üzerindeyim? | Open Subtitles | أنتون الا ترى أنى لدى بعض الأعمال الصغيره هنا |
| Roy, görmüyor musun? Bu mükemmel. Burası senin eski okulun. | Open Subtitles | روى" الا ترى هذا" هذا مثالى ، انها مدرستك القديمه |
| Bu bir oyun, görmüyor musun? Forster bunları cezaevinden yürütüyor. | Open Subtitles | الا ترى أنها مؤامرة للإيقاع بي فورستر يوجه كل شيء من السجن |
| Tanrı aşkına, Tripp, arkamdan iş çevirip zor kullandığında Chase'in bana olan güvenini, inancını kaybettiğimizi görmüyor musun? | Open Subtitles | ياإلهي تريب الا ترى ان الذهاب من وراء ظهري وإستخدام القوه سيخسرك ثقته بي لقد كان يثق |
| Bar Mitzva dersinin ortasında olduğumu görmüyor musun? | Open Subtitles | الا ترى انني وسط حصة طقس ديني هنا ؟ نعم ، هم يتعين ان يسمعوا هذا |
| Sen de Seul'den ta buraya bu hoş ortamı bölmeye geldiğimi görmüyor musun? | Open Subtitles | الا ترى أنى أتيت كل هذه المسافة من سيول لأخرب الجو |
| Bunun bir petrol tankeri olduğunu görmüyor musun? | Open Subtitles | = أي بضاعة ؟ = الا ترى انها شاحنة تنقل النفط ؟ |
| görmüyor musun Kanca? Asla kazanamayacaksın. | Open Subtitles | الا ترى يا هوك انك لن تربح ابدا |
| Aslında şu anda tam birinin ortasındayım. görmüyor musun? | Open Subtitles | في الواقع انا مشغول معها الا ترى ذلك |
| Bırak canım. Ne kadar fakir olduklarını görmüyor musun? | Open Subtitles | فليكن، الا ترى انهما فقيران جدا ؟ |
| göremiyor musun Joshua normal hayatla olan bu küçük flörtleşme yakında sona erecek. | Open Subtitles | الا ترى جشوا؟ بكلا الحالتين فأن احتكاكك القليل بالحياة الطبيعية سينتهي قريباً |
| Burada bir sorun olduğunu göremiyor musun? | Open Subtitles | الا ترى ان لدينا حالة حرجة هنا |
| Zengin adama baktı. Adamın ellerinden tuttu ve dedi ki, "Anlamıyor musun? Bunlar Tanrı'nın elleri." | TED | ونظر الى الرجل الغني وامسك يديه وقال الا ترى إن يديك هذه هي يدي الله نفسه |
| Anlamıyor musun, huzura ermemin tek yolu bu. | Open Subtitles | الا ترى انها الوسيلة الوحيدة لأحصل على السلام |
| Tanındıkları her yerde kınanacaklarını ve küçümseneceklerini görmüyor musunuz? | Open Subtitles | الا ترى بانهن سيصبحن ملامات ومحتقرات اينما ذهبن؟ |
| Başka seçeneğimiz yok. Kazanacaklar, görmüyor musunuz? | Open Subtitles | ليس لدينا الخيار سوف يفوزون الا ترى ذلك؟ |
| Fakat bayım, Anlamıyor musunuz, bunu kabul etmeyi... sadece bir an düşünsem bile... | Open Subtitles | ف ولكن, الا ترى يا عزيزى, اننى, حتى ولو للحظة, فكّرت فى عمل شئ من هذا القبيل, انه شئ مضحك |
| Bir de şunu söylemeliyim, kıçına kadar sessizce nasıl yaklaştığımı görmedin mi? | Open Subtitles | اوه هيـ، وليس من أجل لا شيء الا ترى كيف تسللت للتو على مؤخرتك؟ |