| Mide bypass'ı ve obezite ameliyatının en uç durumlarda ölümcül komplikasyonlardan kaçınmak için muhtemelen sınırlı bir rolü var. | Open Subtitles | هناك على الأرجح دور محدد لعلاج البدانة أو تحويل مسار المعدة في الظروف الأكثر تطرفا لتجنب مضاعفات تهدد الحياة |
| Ama benim hayatımda, buna, azaltılmış obezite ve diyabet deniyor. | TED | ولكن في عالمي، هذا يدعى انخفاض البدانة ومرض السكري . |
| Bu mikroplar aslında obeziteye mi sebep oluyor, yoksa obezite mikroplarda değişime mi neden oluyor? | TED | هل تسبب هذه الميكروبات البدانة، أم أن البدانة تسبب تغير المكيروبات؟ |
| Burası da Amerika'nın en şişman üçüncü eyaleti. | Open Subtitles | وحالياً هي الولاية الثالثة من حيث البدانة في أمريكا |
| şişman davasındaki vekilim vardı. | Open Subtitles | وكان لدي تلك الموكلة التي كنت أعمل معها في قضية البدانة |
| Günümüzde çocuklar çok şişko. | Open Subtitles | الأطفال يعانون من البدانة الآن. |
| Şişmanlık insanı geçimli ve sakin tabiatlı yapar. | Open Subtitles | البدانة تجعل الرجل صائب الفكر و سعيد و رابط الجأش |
| 2000'de, Doktor Satcher obezite krizinin, ulusal bir hastalık olduğunu ileri süren ilk genel cerrah oldu. | Open Subtitles | في عام 2000 كان دكتور ديفيد شتاشر أول جرّاح يهتم بخطر البدانة |
| Bu kalorileri ucuzlaştırıyor olmamız gelir seviyesinin, obezite oranını belirlemesinin temel nedeni. | Open Subtitles | تجعل هذه السعرات الحرارية رخيصة لنا واحد من اهم الاسباب بين البدانة وتدني مستوى الدخل |
| Ülkedeki en fazla işsiz sayısı sizin eyaletinizde hatta çocuklardaki en yüksek obezite miktarı da öyle. | Open Subtitles | ولايتكِ لديها أعلى أرقام البطالة في البلد، أعلى معدّلات البدانة للأطفال الصغار |
| obezite büyük bir sorun olduğu için artık sandalyeler daha büyük. | Open Subtitles | نعم، الكراسي الأن أكبر كثيرا بعد أن البدانة تعتبر مشكلة. |
| Bu yıl, dünya tarihinde ilk defa obezite yüzünden ölenlerin sayısı açlıktan ölenlerin sayısını geçecek. | Open Subtitles | هذه السنة،لأول مرة في تاريخ العالم أشخاص أكثر سيموتون من تأثيرات البدانة مقارنة بموتهم من المجاعة |
| Aynı süreç boyunca obezite oranı da ikiye katlandı. | Open Subtitles | أثناء ذلك الوقت،معدل البدانة أيضاً تضاعف |
| Şekerli içecek tüketiminin diyabet ve obezite yarattığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعلم أن إستهلاك المشروبات السكرية ينتج عنه البدانة ومرض السكري |
| Angela'nın bu kasetlerde şişman tanımlama programını kullanabilir diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت بانه يمكن لأنجيلا ان تطيق برنامج تعريف البدانة خاصتها عليهم |
| Şişmanlığı hoş göstermek için, şişman olmak hoştur, daha fazla burger. | Open Subtitles | لتغيير مفهوم الجمال لدى الناس لجعل البدانة أمراً رائعاً |
| Şunu söyleyeyim, o kadar da şişman değilmiş. | Open Subtitles | وتعلمون الحقيقة أنها لم تكُن بتلك البدانة |
| şişman fetişi minimalizm ile çelişmiyor mu? | Open Subtitles | أليست البدانة تتعارض مع الزهد؟ |
| Sürekli "şişko" kartını oynamasan olmaz değil mi? | Open Subtitles | عليك دائماً استعمال كارت البدانة, صحيح؟ |
| Şişmanlık güzellik demektir. | Open Subtitles | و ماذا اذن ؟ البدانة جميلة , ارتدى ملابسك |
| yağ oranı yükseldikçe günde toplam 80 gram yağ isteyeceksin. | Open Subtitles | بعد ذلك تبدأ البدانة يعني تقريباً أنت في حاجة إلى 80 جرام زيادة يومياً كي تحافظ على وزنك |
| Allison'un obez olma ihtimali ortalama bir çocuğa göre daha az olacak. | TED | ستحصلُ أليسون على معدل منخفض من البدانة أكثر من الطفل العادي. |