| Boşaltma planlarını araştırmamız gerekiyor hem karada, hem de gezegen dışında bir yere. | Open Subtitles | سنبدأ في التحقق من خطط الإخلاء على البر الرئيسي للعالم الخارجي بمكان ما |
| Hem karada hem de denizde modern dünyaya önderlik eden ekolojik bir devrim oldu. | TED | كانت هناك ثورات بيئية في البر والبحر، أدت إلى العالم الحديث. |
| Akabe'ye karadan ulaşmak için Nüfüd Çölü'nü geçmeliyiz. | Open Subtitles | لنصل الى العقبة عن طريق البر لابد ان نعبر صحراء النفود |
| Abartmadan söylüyorum kıyının karadan kopup okyanusa karışmasını bekledim. | Open Subtitles | لدرجة توقعت معها أن خط الساحل على وشك أن ينفصل فعلياً عن البر ويهيم فى المحيط |
| Döüştürücüleri karaya taşı, ve çok sağlam bir zemine inşa et. | TED | انقلوها إلى البر وعلى أرض ثابتة وابنوا الإصلاحيات. |
| Elbette ki bağlı! anakaraya gidince sana ne kadar önemli olduğumuzu kanıtlayacağım. | Open Subtitles | وعندما أذهب الى البر الرئيسى، سوف يثبت مدى أهمية ما نحن عليه. |
| Branca Adası'yla ana kara arasındaki kanala doğru yol alıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتجه مباشرة للقناة بين جزيرة برانكا و البر الرئيسى |
| Çok yakınmış, ne kadar erken, o kadar iyi. | Open Subtitles | أوه، فهو وشيك إذن. خير البر عاجله |
| Balkanlılar keten tohumu süzücü özel bir hastalık direncine sahipler, bu da bizim anakaradaki mahsûllerimizi ikiye katlayacak. | Open Subtitles | يمتلك البيلكانيون نوعا معينا من بزور الكتان المقاومة لللأمراض ويمكنها أن تضاعف محصولنا على البر الرئيسى. |
| Aslında okyanusta karada bulunandan daha çok dağ bulunmaktadır. | TED | في الواقع هناك جبال في المحيط أكثر منها على البر. |
| Artık global savaşını, şiddetini artırarak, karada yürütmesi gerekecekti. | Open Subtitles | وأصبحت مجبرة على خوض حربها العالمية على البر |
| Sudan geliyorlar, sonsuza kadar karada yasayamazlar. | Open Subtitles | لقد جاءوا من البحر، ولا يمكنهم الحياة على البر إلى الأبد |
| karadan gitmek bir haftayı bulur, bu çok fazla. | Open Subtitles | الذهاب عن طريق البر سيأخذ أسبوعاً، وهذا وقتا طويلاً |
| Babam iki ay önce ana karadan buraya geldi. | Open Subtitles | قبل شهرين والدي أتى الى هنا من البر الرئيسى |
| karadan gitmişler. Hâlâ hayattalar. Tozu almış olmalılar. | Open Subtitles | لقد ذهبوا بطريق البر مايزالون على قيد الحياة، لابد وأنهم استخدموا البودرة |
| Yamyamlar tarafında yenmek, fırtınalar tarafından hırpalanmak, karaya ulaşamadan açlıktan ölmek. | TED | ليؤكلوا بواسطة أكلي لحوم البشر, وليضربوا بالعواصف و ليجُعوا حتى الموت قبل الوصول إلى البر |
| O yüzden büyük toplar karaya değil denize çevriliydi. | Open Subtitles | بالطبع كانت جميع المدافع الضخمه فى القلاع موجهه صوب البحر و ليس البر |
| Wehrmacht'ın çoğu personeli ana karaya ulaşmayı başarmıştı. | Open Subtitles | معظم القوات الألمانيه نجحت .. فى الهرب إلى البر الرئيسى |
| anakaraya ulaşır ulaşmaz. | Open Subtitles | حالما نستطيع العودة فقط إلى البر الرئيسى |
| Bu da onları kara ve deniz yoluyla sınırı geçebilmek için insan kaçakçılarına hayatlarını emanet etmek zorunda bırakır. | TED | ما يعني أنهم غالبا سيسافرون فقط عبر البحر أو البر وقد يضطروا أن يتعاملوا مع مهربين لمساعدتهم على عبور الحدود. |
| Ne kadar erken olursa o kadar iyi olur, değil mi? | Open Subtitles | . خير البر عاجله ، أليس كذلك ؟ |
| Bir ton ağırlıklarıyla anakaradaki akrabalarından bir parça daha küçüktür. | Open Subtitles | بـوزنه البالغ طناً واحداً تقريباً، يكون بذلك كـالكسر لـحجم أقاربه في البر الرئيسي |
| Anakara, benden hâlâ saklanmakta ama oralarda bir yerlerde olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | مازال البر الرئيسي يهرب مني و لكني أعرف أنه موجود |
| Bu bitkiler anakaradan çok uzaklarda ve belirli ekosistemler içinde evrildiler. | TED | وقد تطورت هذه النباتات بعيدا تماما عن البر الرئيسي، وضمن أنظمة بيئية مستقلة. |
| Onları bir ki gün içinde kıtaya göndermek istiyorlar. | Open Subtitles | هى و والديها سيتم اعادتهم الى البر الرئيسى خلال ايام قلائل |