| Örnek olarak, Arafat; Lübnan ve Suriye arasındaki Bekaa Vadisi'ndeki haşhaş kaçakçılığından yüzde alıyordu. | TED | وهكذا , عرفات إعتاد أن يأخذ نسبة من تهريب الحشيش من سهل البقاع , الذي هو ممتد بين لبنان و سوريا . |
| Bunu Bekaa Vadisi'ndeki eğitimde öğrenmiştim. | Open Subtitles | تعلّمت هذا في مخيمات سهل البقاع |
| Bunu Bekaa Vadisi'ndeki eğitimimde farketmiştm. | Open Subtitles | تعلّمت هذا في مخيمات سهل البقاع |
| Ben son Natblida'yım, Bekka Pramheda'nın varisiyim. | Open Subtitles | أنا Natblida الماضي، ريث البقاع Pramheda، |
| Bir arabanın bagajına koyarak üç saatlik bir yolculuk sonunda Beka Vadi'sindeki eğitim kamplarından birine götürdüler. | Open Subtitles | كتفوني ووضعوني في صندوق السيارة واستمروا بالقيادة لمدة ثلاث ساعات إلى وادي البقاع إلى أحد معسكرات التدريب الخاصة بهم. |
| Ve şimdi, birkaç yıl sonra, bu gezegendeki ücra yerlerden birine, Sahra Çölü'ne seyahat ettim. | TED | والآن، وبعد مرور بضع سنوات، قمت بعدد من الرحلات الاستكشافية إلى أبعد البقاع من هذه الأرض، إلى الصحراء. |
| Siberler, bu gezegendeki her bir kara parçasını zapt etti. | Open Subtitles | رجال السايبر يحتلون الآن كل البقاع على هذا الكوكب |
| Tamam, çünkü ben bir odun uzmanı gibi bir şeyim. Ve tüm gizli yerleri biliyorum. | Open Subtitles | فأنا الآن كخبيرة الخشب وأعرف كل البقاع السرية. |
| Aa, İsrailliler Bekaa vadisine saldırmışlar. Mm. | Open Subtitles | قوات أسرائيلية تتحرك بوادى "البقاع". |
| Uh, İsrailliler Bekaa Vadisi'ne saldırmışlar. | Open Subtitles | قوات أسرائيلية تتحرك بوادى "البقاع". |
| Bekaa'nın neresine? | Open Subtitles | أين فى "البقاع"؟ |
| Mm. Bekaa'nın neresine? | Open Subtitles | أين فى "البقاع"؟ |
| Bekaa'da şu anda. Bu yüzden dünyadaki uyuşturucu konusunda çok şey biliyor. | Open Subtitles | إنه في (البقاع) لهذا يعرف الكثير |
| Bekaa'da kendisi ve ailesi tehdit altında. | Open Subtitles | تم تهديده عائلته في (البقاع) في خطر |
| Bekka Pramheda, kefareti için ikinci bir şans elde ediyor. | Open Subtitles | البقاع Pramheda يحصل لها الطلقة الثانية في التكفير. |
| Bekka Pramheda, ilk Önder. | Open Subtitles | البقاع Pramheda، القائد الأول. |
| Ona Bekka Pramheda deniyor. | Open Subtitles | هم... ندعو لها البقاع Pramheda. |
| Beka, kesişme rotası çiz. | Open Subtitles | البقاع, رسم مسار لاعتراض. |
| Ben de tam bunun dünyadaki en yalnız hissettiren yerlerden biri olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | كنت أفكر تواً بأن هذه من أكثر البقاع الباعثة للوحدة بالعالم |
| # Değişik yerlerden taa buralara... # # ...buralara geldik. # | Open Subtitles | -*لأننا* -*لأننا نُمضي من شتّى البقاع* {\cH0C32F1\2cHE51830\3cHFFFFFF\4cH2A2595} *باحثون عمّن يحفلون بأمرنا* |
| Siberler, bu gezegendeki her bir kara parçasını zapt etti. | Open Subtitles | رجال السايبر يحتلون الآن كل البقاع على هذا الكوكب |
| El fenerim de var. - Ve gizli yerleri biliyorum. | Open Subtitles | لدي كشاف وأعرف البقاع السرية. |