| Ben bir görsel sanatçıyım, tarihi ileriye taşımak için devrimsel sanat yapıyorum. | TED | أعمل في مجال الفنون المرئية، وأنتج فناً ثورياً لدفع التاريخ إلى الأمام. |
| derlerdi. Ben de o zamanlar, kafatası iskeletlerinin bilimsel toplanışının tarihi üzerinde çalışıyordum. | TED | وفي ذلك الوقت، كنت أعمل في قسم التاريخ الخاص بالمجموعات العلمية عن الجماجم. |
| Bu yüzden tarihin bu noktasında yaşadığım için inanılmaz derecede şanslıyım. | TED | لقد جعلني ممتنا جداً لانني اعيش في هذه اللحظة من التاريخ |
| Şimdi şunu anladık ; tarihin illede ileri doğru gitmesi gerekmiyor. | TED | فنحن نعلم الآن أنه ليس من الضروري أن يتحرك التاريخ للأمام. |
| Zero Cool bir günde 1507 sistemi çökertti. tarihteki en büyük çöküş. | Open Subtitles | الذى حطم 1,507 نظام تشغيل فى يوم واحد اكبر هجوم فى التاريخ |
| Tamam. Şu soru: neden bir şeyler yok değil de var? Bu yüce soru, entellektüel tarihte kısmen geç çıkmıştır ortaya. | TED | إذًا هذاالسؤال، لماذا هناك شيء بدل من لا شيء، طُرح هذا السؤال الجوهري في وقت متأخر نواعًا ما من التاريخ الفكري. |
| Ama en şaşırtıcı tarih öncesi sanat eserleri bunlardan daha da eskidir. | TED | لكن أكثر تحف ما قبل التاريخ إثارة للاهتمام أقدم من هذه بكثير. |
| Yaşlı Biff'in tam da o tarihi seçmiş olması inanılmaz. | Open Subtitles | أمر لا يصدق أن بيف العجوز إختار هذا التاريخ بالذات. |
| tarihi fanatikler yazar. General Patton da bir fanatikti. Onu mükemmel yapan buydu. | Open Subtitles | لكن المتعصبين هم من يصنعون التاريخ كولينيل باتون كان متعصب وجعله ذلك عظيم |
| Bu kadar tarihi insanın kolayca toplandığını görünce özgürlüğüme kavuşmanın yolunu görmeye başladım. | Open Subtitles | من خلال سهولة استحضار رجال التاريخ هؤلاء بدأت أكتشف طريقة لامتلاك مكتبتي الخاصة |
| Clark, iyi ki gelebildin. Amerikan tarihi çalışıyoruz, komünizm korkusu. | Open Subtitles | كلارك أنا سعيدة لحضورك نحن نذاكر التاريخ الأمريكي الخوف الأعظم |
| Diop bizden, daha derine inmemizi, tarihin ve yazılanların ötesine gitmemizi ve kısaca bunların günümüzde bizi hâlâ nasıl etkilediğini görmemizi istiyor. | TED | يطلب منا ديوب أن ننظر بعُمق، لنذهب خلف التاريخ وما كُتب، وبشكل أساسي، لنرى كيف أنه ما زال يؤثر علينا في الحاضر. |
| Gerçekten şu anda tarihin çok önemli bir noktasında durduğumuza inanıyorum. | TED | أنا فعلاً أؤمن أننا نقف على شَفَا مرحلة هامة فى التاريخ |
| tarihin en büyük zırhlı araç soygunlarından birisi 17 milyon dolardan daha fazla. | Open Subtitles | واحدة من أكبر عمليات السطو في التاريخ ، أكثر من 17 مليون دولار |
| ...bu büyük spor müsabakasını tamamlayan bir festival tarihteki en büyük spor müsabakasını. | Open Subtitles | .. مهرجان لاستكمال هذا الحدث الرياضي الكبير ، أهم حدث رياضي في التاريخ. |
| tarihteki en büyük banka soygununu gördük. Yaklaşık bir milyar dolar. | Open Subtitles | إنّنا نشهد أعظم سرقة مصرف في التاريخ حول 1 بليون دولار |
| Aynı sözlü tarihte, Bonica, acının en karmaşık insan deneyimi olduğunu iddia etti. | TED | وفي نفس التاريخ المُقال وضح بونيكا أن الألم هو التجربة البشرية الأكثر تعقيدًا |
| Genel olarak, bu tarih hakkındaki fikirlerimizi bu gibi ağaç şekilleriyle ifade ederiz. | TED | وعادة ما نمثل أفكارنا عن ذلك التاريخ .. في شكل شجرة مثل هذه |
| Tüm insanlık tarihinin en etkili bazı matematikçileri ve bilim insanları da konuya, genellikle şaşırtıcı şekillerde, dâhil olmuşlardır. | TED | والبعض من أكثر علماء الرياضيات تأثيرًا على مر التاريخ قد أتفق في الرأي في هذه القضية بطرق مثيرة للدهشة |
| Aslında, bu, Amerikan tarihindeki, hükümetin düşmanın tüm istediklerini kabul etmek zorunda kalarak barış müzakere ettiği tek savaştır. | TED | في الحقيقة، هذه الحرب الوحيدة في التاريخ الأمريكي التي فاوضت فيها الحكومة السلام عن طريق تلبية كل طلبات العدو. |
| Bu noktada tarihten de kaybolmuş gibi görünüyordu, ben bunu bulana dek. | Open Subtitles | عند هذه النقطه يبدو انه اختفى من التاريخ الى ان وجدت هذه |
| Dedem, şifrede annemin doğum tarihini kullanmış ve sadece ben biliyorum. | Open Subtitles | يوم ميلاد أمى هو شفرة الدخول وأنا الوحيدة التى أعرف التاريخ |
| Çok çalıştı. geçmişi bir yana koyarsak, iyi bir CSI elemanı olacak. | Open Subtitles | لقد عملت جاهدة من أجل ذلك، وبعيداً عن التاريخ هي ستصبح رائعة |
| Şu an insanlık tarihinde ilk kez, her yerdeki insanlar birbirine güven duyabilir ve birebir işlem yapabilir. | TED | لذا لأول مرة الآن في التاريخ البشري، يستطيع الناس في كل مكان الثقة ببعضهم البعض وإجراء معاملات ند بند. |
| Eğer modern demokrasi tarihine hızlıca bir göz atarsak şöyle olduğunu görürüz. | TED | إذا كان لنا أن نلقي نظرة سريعة على التاريخ الحديث للديمقراطية، سنحصل على شيء من هذا القبيل. |
| Beraber kahve içmeye devam edersek, bu gerçek bir randevu olabilir. | Open Subtitles | إذا واصلنا تناول القهوة معا، أنه قد يتحول إلى التاريخ الحقيقي. |
| Amerika'nın geçmişini bilmiyor musun? | Open Subtitles | الم تدرس ابداً التاريخ الامريكي في المدرسه ؟ |
| Bu sahnede devasa boyutta bir Cyrus silindiri görüyorsunuz, İran kültürel mirasında yerini almak üzere toplanmış, İran tarihinden büyük şahsiyetlerle birlikte. | TED | هنا ترون أسطوانة كورش الضخمة هذه على الخشبة مع شخصيات عظيمة من التاريخ الإيراني مجتمعين لأخذ مكانهم في تراث إيران. |