| Dönüşüm ilk kez gerçekleştirildiği için resmen binlerce insan oradaydı çünkü hepsi çok heyecanlıydı ve bunun bir parçası olmak istiyorlardı. | TED | هذه أول مرة يحدث فيها التحوّل, لذا, فإنّ هنالك آلاف الأشخاص. لأنّ الجميع متحمّس ويريد أن يكون جزءاً من العمل. |
| Bu geçiş doğada sadece bir defa ortaya çıkan ve bazı bakterilerin başına gelen bir kaza değil. | TED | الآن هذا التحوّل لم يكن تحوّلاً استثنائياً في الطبيعة حَصلَ فقط مع بعض البكتيريا. |
| Şimdi size tavsiye etmek istediğim şu: bu örnekteki umut, İslam dünyasında, gerçek bir dönüm noktasındayız. | TED | الآن ما أريد إقتراحه لكم هو أن سبب التفاؤل في هذه الحالة أننا على حافة التحوّل الحقيقي في العالم الإسلامي. |
| Hayır, onları deforme hale getiren şey mutasyon. | Open Subtitles | كلاّ، بل التحوّل هم ما سبب لهم التشوهات. |
| Bu hikâyenin bir yerinde yaklaşık 4 milyar yıl önce enerjinin dönüşümü, yeryüzünde hayatın başlamasına neden oldu. | Open Subtitles | و في وقت ما في تلك القصّة، منذ حوالي أربعة بلايين سنة، ذلك التحوّل للطاقة أدّى إلى أصل الحياة على الأرض. |
| Yani laboratuarda radyoaktif bir hayvan tarafından ısırılınca insan bir nevi süper kahramana dönüşmek ister. | Open Subtitles | يتمّ عضك من قِبل حيوان نشِط إشعاعياً بالمختبر نوعاً ما ستريد التحوّل لبطل خارق |
| Aslında, Ovid'in "Başkalaşım" adlı kitabına göre kahin... | Open Subtitles | حقيقة, في الكتاب "التحوّل" قال (أوفيد) أن |
| Efendilik bağını koparmak için kendini dönüşmeye zorlamalısın. | Open Subtitles | لكسر رابطة الاستسياد، فعليكَ أن تحمل نفسك بنفسكَ على التحوّل. |
| Dönüşümden bir gün önce artar. | Open Subtitles | إنّها تزداد حدّةً قبل التحوّل بيومٍ. |
| Ama önce biz kaldırırsak, onlar geceyürüyen olarak kalır ve biz istediğimiz zaman dönüşebiliriz. Yani kral oluruz. | Open Subtitles | لكن حينما نكسرها نحنُ، فيسعنا التحوّل ذئاباً آنما شئنا، ويظلون هم محصورين بالسير ليلاً. |
| Tyler, istediğimiz zaman dönüşebilirsek, bu bir daha dönüşmek zorunda kalmayız demek. | Open Subtitles | و هذا معروفاً بـ"هيمنة الذئاب". (تايلر)، إنّ أمكننا التحوّل إرادياً، فهذا يعني أنّنا لسنا مُضطرّين للتحوّل على الإطلاق. |
| Bu Dönüşüm normal değil. Herkesi bilgilendirmeliyiz! | Open Subtitles | ذلك التحوّل ليس عادياً علينا أن نحذّر الآخرين |
| Ne bekleyeceğini bilmeden Dönüşüm geçirmek kim bilir nasıl hissettiriyordur tahmin bile edemem. | Open Subtitles | لا أستطيع التخيل كيف هو الشعور أن تمرّي عبر عمليّة التحوّل من دون أيّ فهم عن ما يمكن توقّعه. |
| CA: Twiggy, dünyadaki birçok insanın temelden Dönüşüm geçirmek için canlandırıcı yeni ekonomilere, büyük tedarik zincirlerine, böyle büyük endüstrilere hasret kaldığı bir çağdayız. | TED | ك.أ: يا تويغي، إننا في عصرٍ يقوم فيه الكثير من الناس حول العالم بنحت اقتصاد جديد، هذه سلسة دعم كبيرة، هذه صناعات ضخمة، تعمل على التحوّل بشكلٍ أساسي. |
| Nihayetinde gerçekleşecek olan elektrikli araçlara geçiş daktilolardan bilgisayarlara geçişte elde edilen kazanımlar gibi oyunu tamamıyle değiştiren nitelikte olacak. | TED | التحول المفضي إلى صناعة السيارات الكهربائية سيكون بمثابة التغيير الجذري مثل التحوّل من الآلات الكاتبة إلى الحواسيب |
| İşte bu noktada spordan çete üyeliğine geçiş yaptım, bu çok da kolay olmuştu. | TED | وعند هذه النقطة جاء قرار التحوّل من رياضيّ إلى رجل عصابة، قررت ذلك بسهولة. |
| Şu an hayatında önemli bir dönüm noktasından geçiyor olabilirsin. | Open Subtitles | تَبْدو انك تَمْرَّ بَنقطةِ التحوّل الحياتيةَ الحاسمةِ |
| En zor anda, bir saniye daha devam edemeyecegin anda tam o anda denemeye devam etmen gerek çünkü o nokta dönüm noktasidir. | Open Subtitles | حينما لا يمكنك الاستمرار في أصعب الأوقات للحظة واحدة أخرى عندئذ عليك الاستمرار في المحاولة لأنه عند ذلك يحدث التحوّل |
| Kötü haberi daha beter hale getirmek istemem ama mutasyon böceklere de geçmiş. | Open Subtitles | لا نريد زيادة الأخبار سوءًا ولكن وصل التحوّل إلى الحشرات |
| Hepiniz genetik zincirinizde aynı mutasyon izlerini taşıyorsunuz. | Open Subtitles | جميعكم تملكون علامات التحوّل ذاتها في تسلسلكم الجيني |
| Bu dönüşümü atlatacak kadar güçlü bir insana. | Open Subtitles | شخصٌ قويّ بما فيه الكفاية للإستمرار بهذا التحوّل. |
| Annesi de hayatta kalıp meleze dönüşmek üzere bebeğinin kanını içmesi gerekiyor. | Open Subtitles | ولها ام يتحتّم أن تشرب دم طفلتها لتنجو من طور التحوّل وتغدو هجينة |
| Onlar özelmiş. Çünkü onların Başkalaşım yeteneği varmış. | Open Subtitles | "كانوا يتميّزون بالقدرة على التحوّل" |
| O yüzden acıması geçene kadar dönüşmeye devam edeceksin. O zaman minnettar olacak bir şeyin olmayacak. | Open Subtitles | لذا، ستواصلي التحوّل ريثما يغدو غير مؤلمٍ، عندئذٍ لن تكوني ممتنّة له بشيء |
| Dönüşümden önce Daryl'ın ne iş yaptığını bulmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت أحاول التخمين ماذا كان عمل (داريل) قبل حصول التحوّل |
| Ama önce biz kaldırırsak, onlar geceyürüyen olarak kalır ve biz istediğimiz zaman dönüşebiliriz. | Open Subtitles | لكن حينما نكسرها نحنُ، فيسعنا التحوّل ذئاباً آنما شئنا، ويظلون هم محصورين بالسير ليلاً |
| Tyler, istediğimiz zaman dönüşebilirsek, bu bir daha dönüşmek zorunda kalmayız demek. | Open Subtitles | (تايلر)، إنّ أمكننا التحوّل إرادياً، فهذا يعني أنّنا لسنا مُضطرّين للتحوّل على الإطلاق |