| frekansı bulmak için, geniş bantlı sinyal ile tarama yapmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نجد التردد من خلال ربطها بإشارة عريضة النطاق |
| Bu, boyutlar tarafından belirlenen alan dağılımını ve frekansı, güç aracılığıyla yayar. | TED | إنها تنقل القوة مع التردد وتوزيع المجال الذي تحدده الأبعاد. |
| - Bekle, bekle. Çok düşük frekans menzilinden sinyaller alıyorum. | Open Subtitles | انتظر , أنني احصل علي شيئا ما علي التردد المنخفض |
| Ses ve ışık dalgalarının frekans aralığında ki değişimde meydana gelen cismin size yaklaşması veya uzaklaşması durumunda oluşan etkileri benzerdir. | Open Subtitles | ، تمامًا مثل الموجات الصوتية تبدي موجات الضوء تغيرًا في التردد كلما تحرك الجسم الذي يبعثها مقتربًا منك أو مبتعدًا عنك |
| - Tamamen hemfikirim. - tereddüt edecek zaman değil. tereddüt etmiyorum. | Open Subtitles | ـ أنا موافقة تماماً، لست مترددة ـ هذا ليس وقت التردد |
| Sonunda kendisini özgür kıldı ve sonunda ülkesi için kahramanca ve tereddüt etmeksizin canını verdi. | Open Subtitles | لكنه حرر نفسه أخيراً وفى النهاية بمنتهى البطولة وعدم التردد ضحى بحياته من أجل بلاده |
| Buna rağmen, evrendeki bütün sezyum 133 atomları tam olarak aynı frekansta salınırlar. | TED | ومع ذلك، كل ذرة سيزيوم 133 في الكون تتأرجح على نفس التردد المحدد |
| 50 yıllık eski bir bilgisayar modemi ve görevde kullanmadığımız bir frekansa sahip. | Open Subtitles | انه على تردد لم نستخدمه منذ خمسينعاما وهذا التردد لا نستخدمه فى مهمتنا |
| Ama açık frekansı kullanma. | Open Subtitles | اتصل بهم لكن لا تستعمل موجة التردد العامه |
| Bilgisayar iletişimi için bu frekansı kullanıyorlar. | Open Subtitles | انهم يستخدمون هذا التردد في الاتصال بين الحاسبات |
| Bilgisayar haberleşmesi için o frekansı kullanıyorlar. | Open Subtitles | انهم يستخدمون هذا التردد في الاتصال بين الحاسبات أترى؟ |
| Eğer naqahdah ile zenginleştirilmiş bir savaş başlığı ve bir kalkan frekansı ayarlayıcısı varsa, evet, efendim. | Open Subtitles | إذا عززنا الرأس الحربي بالناكودا وكاشف التردد نعم سيدي |
| Bahisçilerin kullandığı frekansı versen yeter. | Open Subtitles | أعطنا فقط التردد الذي يستخدمه المضاربون للتحدث |
| frekans jeneratörünü çalıştırmama izin verin. Belki de bu şekilde bilmek istediğinizi öğrenirsiniz. | Open Subtitles | إن سمحتي لي بالبدء فقد يكون هذا التردد الناجم، المفتاح لما تبحثين عنه. |
| İnsanlarda frekans daha zayıftır ama patron yaşıyorsa onu bulurlar. | Open Subtitles | التردد أضعف عند البشر لكن إذا كان الرئيس حي، سيجدوه |
| Bu resimde gördüğünüz gibi, frekans aralığı ve desibel aralığı, müziğin dinamik aralığı çok daha fazla heterojen. | TED | ويمكنكم أن تروا على هذا الرسم، أن نطاق التردد ونطاق الدسيبل والنطاق الحيوي للموسيقى غير متجانس فيما بينها. |
| tereddüt etmemeliyiz çocuklar. Defansın verdiğini değerlendirip... topla ilerlememiz gerek. | Open Subtitles | لا نستطيع التردد يا رجال دعونا نأخذ ما يعطينا اياه الدفاع |
| tereddüt, doğru kişi olmadığını mı yoksa hazır olmadığınızı mı gösterir? | Open Subtitles | هل التردد علامة على أنه غير صحيح أن علامة على عدم الاستعداد؟ |
| Her ne kadar Einstein başlangıçta hevesliyse de sonradan tereddüt etmiş ve Kaluza'nın çalışmasının yayınlanmasını iki yıl geciktirmiştir. | Open Subtitles | بدا عليه التردد,ولمدة سنتان أعاق نشر أوراق كلوزو. فى النهاية, |
| Ses ötesi, duyulamayacak kadar yüksek frekansta bir ses titreşimi. | Open Subtitles | الموجات الفوق صوتية هي أصوات عالية التردد لنتمكن من سماعها |
| Ölüyle iletişim kurarken yapmamız gereken tek şey, kendimizi doğru frekansa ayarlamaktır. | Open Subtitles | إن الأمر عبارة عن ضبط أنفسنا على التردد الصحيح للوصول لاستحضار الميت |
| Bir ışık dalgasının dalga boyunu veya frekansını biliyorsanız, onun enerjisini de tahmin edebilirsiniz. | TED | إن كنت تعلم طول الموجة أو التردد لموجة ضوء يمكنك أيضا حساب طاقتها. |
| Birden fazla teşkilat olduğu için, iletişim her zamanki frekanstan yapılacak. | Open Subtitles | يوجد العديد من المنظمات لذلك عليكم ضبط أجهزتكم على التردد الموحّد |
| - Uh... - Neden duraksadın? | Open Subtitles | لماذا التردد ؟ |
| Watson aslında doğa tarafından oluşan çok düşük frekanslı radyo yayınlarını dinliyordu. | TED | في الحقيقة, كان واتسون يستمع إلى موجات راديو قليلة التردد سببتها الطبيعة. |
| Radar bozulmuş ve eve dönüş sinyalim kaybolmuştu... çünkü Japonyada birileri de aynı frekanstaki bir sinyali kullanıyorlardı, ve olmam gereken yerden uzakta idim. | Open Subtitles | و قد تعطل الرادار.. و فقدت القدرة على إرسال الإشارة لأن أحدهم في اليابان كان يستخدم نفس التردد |
| Sadece VHF'i menzil içine yeniden konfigüre etmem gerek. Ben yaparım. | Open Subtitles | يجب أن اعيد تشكيل ناتج التردد العالي إلى نطاق متعدد الأطوار |
| Sesimi dinle tüm diğer sesleri kıs radyodaki bir parazit haline gelinceye dek sonra sinek vızıltısına dönecek ve tamamen kaybolacak. | Open Subtitles | استمري بالاستماع الى صوتي تجاهلي الأصوات الاخرى حتى يكون هنالك سكون على التردد |
| Bunca tereddüde rağmen kral kalmayı seçti. | Open Subtitles | بعد كثير من التردد قرر الملك البقاء |
| sıklıkla kullandığı şeydir. Fakat bu en düşük frekans, armonik ses denilen ilave Frekansları tetikler ve temel frekansın üzerindeki katmandadır. | TED | ولكن هذا الاهتزاز الأدنى يطلق ترددات إضافية تسمى بالنغمات التوافقية وهي طبقة تعلو التردد الأساسي. |