| Bu biraz korkutucu bir şeye odaklanmak anlamına gelse bile... | Open Subtitles | حتى لو عنا هذا التركيز على أمرٍ مخيف بعض الشيء. |
| Biraz, ama son zamanlarda hesap yapmaya odaklanmak biraz zor. | Open Subtitles | بعضه ولكنه يصعب التركيز على حل التفاضل في هذه الأيام |
| Ama enerji politikaları daha fazla fosil yakıt bulunmasına odaklanmaya devam etti. | TED | لكن سياسات الطاقة استمرت في التركيز على إيجاد المزيد من الوقود الأحفوري. |
| Teşekkür ederim, Bayan Lemon. Buenos Aires'e odaklanabilir miyiz? | Open Subtitles | شكراً لك, يمكننا التركيز على بوينيس آيريس |
| Bizi bu buraya getiren... çok yaklaştığımız göreve odaklan. | Open Subtitles | التركيز على المهمة التى بين ايدينا وهو الوصول بنا إلى ذلك |
| Cezai mesuliyet yaşı olan 18 yaşına gelene kadar, bu gençlerin günlük hayatlarını değiştirmeye odaklanmalıyız. | TED | إلى أن نرفع سن المسؤولية الجنائية إلى 18 سنة، نحتاج إلى التركيز على تحسين حياة أولئك الشباب. |
| Juliette için en iyi şansımız onun savaş pilotu geçmişine odaklanmamız. | Open Subtitles | يبدو أن أفضليتنا مع جولييت هو التركيز على تايلور كطيارة محاربة |
| Eğer onun iyiliği seni bu kadar endişelendiriyorsa elindeki işe odaklanmalısın. | Open Subtitles | لو كانت صحته تهمك فعليك التركيز على المهمة التي بين يديك |
| Biraz, ama son zamanlarda hesap yapmaya odaklanmak biraz zor. | Open Subtitles | بعضه ولكنه يصعب التركيز على حل التفاضل في هذه الأيام |
| Seçim kampanyasına odaklanmak istediğini, başından beri planının bu olduğunu. | Open Subtitles | أنك تريدين التركيز على الحملة وأن هذه خطتك من البداية |
| Üçüncü öğe de iç gelişime ve kişisel gelişime odaklanmak. | TED | المكون الثالث التركيز على التطوير الداخلي و النمو الذاتي |
| Sanırım çoğu şirket iki farklı yönlerinin ikisine birden odaklanmak yerine sadece birine odaklanacaklardır. | TED | وأعتقد أن بعض الشركات ستركز على قوى واحدة من الأخرى بدلا عن التركيز على الإثنين. |
| Yaptığı ilk şey altyapıya odaklanmak oldu. | TED | أول شي قام به كان التركيز على البنية التحتية. |
| Bu bir trajediydi, fakat bu olay yaptığımız işte tekrar odaklanmaya zorladı bizi. | TED | لقد كانت مأساة، لكنه أجبرنا حقاً على إعادة التركيز على ما كنا نفعله. |
| Diğer erkeği başından savdı, artık yeniden dişi bulmaya odaklanabilir. | Open Subtitles | هاقد أثبت وجوده ويستطيع الان التركيز على إيجاد أنثى |
| İyi olana odaklan kötü olana değil. | Open Subtitles | عليك التركيز على الجيد . على الشيءالواحد |
| Seyircilere, radyoyu açanlara, internet yayını dinlemiş olanlara odaklanmalıyız, yani bu hepimiz demek oluyor. | TED | علينا التركيز على الجماهير، على كل شخص يستمعُ إلى الإذاعة أو يستمعُ إلى البث الحي، وهذا يعني جميعنا. |
| İşte bu yüzden grafikteki kıvrımın altındaki alan önemli. Enerji verimliliğine ve aynı zamanda enerji muhafazısına odaklanmamız gerek. Başka bir deyişle, daha az enerji kullanımı. | TED | لذلك بما أن تلك المنطقة تحت الإنحناءات التي تهمّ، فنحن نحتاج إلى التركيز على فعالية الطاقة، ولكن أيضا على المحافظة على الطاقة، أي استعمال أقل للطاقة. |
| Eğer onun iyiliği seni bu kadar endişelendiriyorsa elindeki işe odaklanmalısın. | Open Subtitles | لو كانت صحته تهمك فعليك التركيز على المهمة التي بين يديك. |
| Beni işimde kolladı ve geçmişime takılıp kalmak yerine geleceğime odaklanmam için bana cesaret verdi. | TED | شاهدتني وأنا أعمل وشجعتني على التركيز على مستقبلي وأن لا أنغمس في ماضي. |
| Çabuk hazırlanana yemeklere odaklanmayı isteyeceksin, ...çırpılmış gıdalar, dondurulmuş gıdalar ve abur cuburlar. | Open Subtitles | مع التركيز على مجموعات ..الغذاء المهملة مثل مجموعة الكريمة ومجموعة اللحوم والشوكوتاستك |
| Biz en iyisi soygunun yapıldığı Tribeca'daki çatı katına odaklanalım. | Open Subtitles | من الافضل التركيز على المنزل في تريبيكا حيث حصلت السرقة |
| İnanın bana, aynı etkiye sahiptir ve sahneye konsantre olabilirsiniz. | Open Subtitles | .. صدقيني، لها نفس التأثير وبالتالي يمكنك التركيز على المشهد |
| - Ona odaklanman lazım. - Pekala, baba. | Open Subtitles | ـ وأنتِ بحاجة التركيز على عملكِ ـ حسناً، أبي |
| 600 milden fazla uzaklıktan 50 santimetrelik bir hedefe odaklı kalmak zorundasınız, saniyede yedi kilometreden daha fazla hızla hareket ederken, bu da çok müthiş bir karmaşıklık seviyesi gerektirir. | TED | عليك أن تبق التركيز على هدف 50 سنتيمتر من علو أكثر من 600 كم بينما تتحرك بسرعة أكبر من سبعة كيلومترات في الثانية، الأمر الذي يتطلب درجة رهيبة من التعقيد. |
| Bir tasarima odaklanarak belki sadece tek bir urune ufak adimlarla iyilestirmeler yapiyordum ve fazla bir etkim olmuyordu. | TED | من خلال التركيز على تصميم واحد وربما منتج واحد, فقد كنت أفكر بشكل متدرج ولم أكن ذو تأثير كبير |
| Yani normal hayata geri döneceğiz, yani artık pazartesiye odaklanabiliriz. | Open Subtitles | لذلك سنعود لطبيعتنا إذاً يمكننا الآن أن نبدأ في التركيز على يوم الأحد |