| Hakimiyeti yakalamak için oluşturulan evrimsel silahlanma yarışında, adaptasyon döngülerine şahit oluyoruz. | TED | وبالتالي نرى دورات من التكيف في سباق من التسلح التطوري لامتلاك السيطرة. |
| Böylece toplumda potansiyel olarak düşman gruplar arasında silahlanma yarışına girilmesi dürtüsü ortadan kalkar. | TED | فهو يزيل الرغبة في التسلح بين الجماعات التي تحمل عداءاً محتملاً في مجتمعاتنا |
| Sen bize, bu trajik silahlanma yarışında bambaşka bir öykü anlattın. Belki de tüm ekosistemin ortadan kalkacağı gerçeğini aktardın. | TED | لقد أخبرتنا للتو قصة مختلفة عن سباق التسلح التراجيدي الذي يحدث الآن، وربما اختفت للأبد نظم بيئية بأكملها. |
| Almanların tekrar silahlanması çoğu Avrupalının kabuslarını geri getirmişti hepsinden öte Ruslarınkini. | Open Subtitles | إعادة التسلح الألمانية أعادت الذكريات ،الكارثية للعديد من الأوروبيين ومن قبلهم الروس |
| Yeniden silahlanıyorlar. Rhineland'de kışla kuruyorlar. | Open Subtitles | لقد عاودوا التسلح لقد عسكروا بالقرب من نهر الراين |
| Sizi silahlanma yarışına sokarak iflas ettirebiliriz diye düşündük. | Open Subtitles | اعتقدنا انه كان ليمكننا ان نفلسكم برفع الرهانات فى سباق التسلح |
| Buna silahlanma eşitliği için haklı talebi ve Alman gençliğinin askerlik hakkı dahildir. | Open Subtitles | بما في ذلك الدعم لمطالبها العدله للمساواه في التسلح و وجود الخدمه العسكريه للشباب الألمان |
| Almanya için silahlanma eşitliği, askerlik için söyledikleri... | Open Subtitles | ما قالوه عن المساواه في التسلح و الخدمه العسكريه |
| Her ikisi de silahlanma yarışını yavaşlatmaya hazır olduklarını ifade etti. | Open Subtitles | وصرح كلاهما أنهما على إستعداد لإبطاء سباق التسلح |
| Nükleer silahlanma yarışı bitmeli, iki, terörizmi ve açlığıda. | Open Subtitles | ونحد من سباق التسلح النووي ونوقف الارهاب و الجوع في العالم |
| silahlanma yarışı, Sovyetler Birliği'nin ağır takviye bombalarıyla başladı. | Open Subtitles | سباق التسلح بدأ من الإنشاء الضخم للقاذفات الذي بدأه الإتحاد السوفييتي |
| Aslında silahlanma takviyesine başlayan, ABD'ydi. | Open Subtitles | في الحقيقة, الولايات المتحدة هي من بدأ بسباق التسلح |
| Aralarında milyonlarca yıldır süren silahlanma yarışı günümüzdeki sıra dışı çeşitliliğin oluşmasına neden olmuştur. | Open Subtitles | سباق التسلح بينهم هذا خلال ملايين السنين هو ما أنتجَ التنوع الهائل في أشكال الحياة .الذي نراه اليوم |
| Şimdiye kadar, silahlanma konusunda baş belalarından bir adım öndeyiz. | Open Subtitles | الى الآن , نحن مُتقدمون بخطوة في سباق التسلح ضد الحشرات |
| Ay'a yapılan Apollo keşif görevleri iki ülke arasındaki silahlanma yarışının bir sonucuydu. | Open Subtitles | مُهمات أبولو إلى القمر كانت إمتداد لسباق التسلح الذي إستعرَ بينهم. |
| Potansiyel silahlanma yarışı ve milletler arası güvensizlik ancak müzakere yoluyla ortadan kaldırılabilir, protestolarla değil diye ekledi. | Open Subtitles | مضيفاً بأن سباق التسلح المحتمل وحالة عدم الثقة بين الأمم يمكن حلها بالمفاوضات لا المظاهرات |
| Dün gece binlerce insanın ölümünü engelledik silahlanma yarışından bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | لقد منعنا وفاة الليلة الماضية الآلاف من الناس ناهيك عن سباق التسلح |
| "Müsabaka tarzında ezberleme sporu" bir tür silahlanma yarışına benziyor. Her sene birileri daha çok şeyi daha hızlı öğrenmenin başka bir yolunu buluyor ve geri kalanlar ona yetişmeye çalışıyor. | TED | رياضة الحفظ التنافسي يحركها نوع من سباق التسلح حيث يأتي كل سنة شخص بطريقة جديدة لتذكر أشياء أكثر بشكل أسرع وبعدها يجب على البقية محاولة اللحاق به |
| Dijital dünyanın silahlanması ve buna ulaşmak için yarış. | TED | تسليح الفضاء الرقمي، وسباق التسلح نحو ذلك. |
| Görünüşe göre adanın iyi çocukları bir takım oluşturuyor, silahlanıyorlar. | Open Subtitles | يبدو أن رفاق الجزيرة قرروا التجمع و التسلح |
| Beklersek, yakıt ikmali ve silah yüklemek için vakit kazanır. | Open Subtitles | لكن ان انتظرنا , سيتيح ذلك له ان يعيد التزود بالوقود و التسلح |