| Ve sonra, ateş ediyor olduğu fotoğrafı değiştirirsiniz. ve bu bir anda zalim ve ulaşılamaz bir hal alır. | TED | وبعد ذلك تقوم بتغيير الصورة التي يطلق عليها, وتصبح فجأة قاتمة نوعا ما, ويمكن أن تصبح أصعب في التصويب. |
| Gangsterlerin silahı var ama ateş etmezler. | Open Subtitles | يحمل المتمرّدون أسلحة لكنهم لا يجيدون التصويب |
| Birini mi öldürdüm yoksa bu silahı onun kafasına mı nişan almalıyım? | Open Subtitles | هل يجب على قتل شخص ، أم على التصويب فى رأسها ؟ |
| Ona silahla nişan almış olacağız, keskin bir nişancı. | Open Subtitles | ستكون البندقية موجهة عليه مَع شخص دقيق التصويب |
| Seni bugün burada atış yapmayı sevdiğinden ötürü yargılamıyoruz Bart. | Open Subtitles | نحن لا نحاكمك هنا اليوم لأنك تحب التصويب يا بارت |
| Bakın taa nerde. O kadar iyi nişancı olmadığımı biliyorsunuz. | Open Subtitles | إنظر أين هو , لا أستطيع التصويب من هذة المسافة , انت تعلم ذلك |
| hedef alabileceğimiz belli bir yer vardı. Şimdiyse hiçbir rotamız olmadan gidiyoruz. | Open Subtitles | كان لدينا هدفًا واضحًا يمكننا التصويب عليه أما الآن فنحن نطير عميانًا |
| Sürünüp siperleri iterler. Nereye ateş edeceğini göremezsin. | Open Subtitles | يزحفوا ويحركوا الحواجز معهم بحيث لا يمكنك التصويب عليهم |
| Bana nasıl ateş edilebileceğini gösteriyordu. Ondan rica ettim. | Open Subtitles | . كان يعلمنيّ كيفية التصويب طلبتُ منه ذلك |
| Nasıl ateş edileceğini öğrenmek istiyorsan, Roberta. Sana öğretmekten memnun olurum. | Open Subtitles | ، إذا أردتـي تعلم التصويب سأكون سعيداً بتعليمكِ |
| Aranızda bu adamların... ateş etmeyi nerede öğrendiklerini bilen var mı? | Open Subtitles | هل يعلم أحدٌ منكم أين تعلما هذان الشخصان التصويب ؟ |
| Yani Oswald, altı saniyeden az sürede, çok iyi nişan alarak tam üç atış yapmış. | Open Subtitles | يقولون أن أوزوالد أطلق ثلاث رصاصات بمستوى عالمي الدقة فى التصويب |
| nişan ve isabet noktaları arasındaki fark ne? | Open Subtitles | ما الفرق بين التصويب على الهدف مع وجود عدسة مقربه من عدم وجودها |
| Ana direğe nişan alın. Çok şey ustalığınıza bağlı. | Open Subtitles | التصويب سيكون على الصارى الرئيسى لهم و الكثير جداً سيعتمد على دقة تصويبكم |
| Evet. Bakalım hala senden daha iyi atış yapabiliyor muyum. | Open Subtitles | أجل، لنرى إن كنتُ لا أزال أفضل منك في التصويب. |
| Çünkü, ablamın da dediği gibi, atış en iyi yaptığım iş. | Open Subtitles | لانه كما قما قالت اختي، التصويب هو ما أجيده |
| Sadece tek bir atış şansımız var. Iskalayamayacağımız kadar yakınımıza gelene kadar beklemeliyiz. | Open Subtitles | . ستكون لدينا قذيفة واحدة لننتظر حتى لا نُخطئ التصويب |
| Bakın taa nerde. O kadar iyi nişancı olmadığımı biliyorsunuz. | Open Subtitles | إنظر أين هو , لا أستطيع التصويب من هذة المسافة , انت تعلم ذلك |
| Bunu yaptiginizda, savas topculariniz daha hassas,isabetli hedef vurabilirler. | TED | بمجرد أن تفعل ذلك، مدفعيتك تصبح دقيقة التصويب. |
| Kendisi hastaydı. - Ve çok zayıf bir atıştı. | Open Subtitles | لقد كان مريضاً وفاشلاً للغاية في التصويب |
| Kaçırdığımda bile, atışı sayıyordu. | Open Subtitles | حتى عندما أخطئ التصويب كان يحسبها لي كهدف |
| Şansıma berbat bir nişancısın. | Open Subtitles | من حسن حظّي أنّك لا تحسن التصويب. |
| Aşırı kontrol etmeye çalışıyorsun, bu yüzden geriliyor ve hedefi kaçırıyorsun. | Open Subtitles | لو حاولتِ التحكّم به أكثر ممّا ينبغي، ستتصلّبي وستفقدين دقّة التصويب |
| Çok iyi bir nişancıyımdır, haberin olsun. | Open Subtitles | الآن، أنا جيد في التصويب فقط ليكن لديك علم |
| Serserilerde silah vardı ama ateş edemiyorlardı. | Open Subtitles | يحمل المتمرّدون أسلحة لكنهم لا يجيدون التصويب |
| Daha fazla kontrol Düzeltme doğruluğu artan | Open Subtitles | كلما زاد التحكم إزدادت دقة التصويب |
| hedefleme bilgisayarı... kapandı. | Open Subtitles | كمبيوتر التصويب مغلق |
| Evet, nişancılığı üstünde biraz çalışması lazım. | Open Subtitles | أجل. عليها التدرب على التصويب |
| 457 metre uzaklıktan birini ya da bir şeyi vurabilir. | Open Subtitles | وأنّه قادرٌ على التصويب من على بعد 500 ياردة |