| Sahne 161, Kennedy bir şey duyunca el sallamayı bırakıyor. | Open Subtitles | الكادر 161 , كينيدي توقف عن التلويح وكأنه قد سمع شيئا |
| Tamam, çocuklar. Şunları sallamayı bırakın artık. | Open Subtitles | حسنا يا رجال توقفوا عن التلويح بتلك الاشياء |
| Önemli değil. Etek giymen yeter. Boğaya kırmızı bez sallamak gibi bir şey. | Open Subtitles | لا يهم، فقط يكفي أنك ترتدي تنورة تماماً مثل التلويح بعلم أحمر أمام الثور |
| Geçit töreninde el sallamak, uykudan geç kalmak, istediğim şeyi yemek... | Open Subtitles | تعلمون, التلويح في المواكب, النوم بدون قيود, الأكل كيفما أشاء |
| - Bebeğimizi doğuracaktı. - Evimde silahını sallayıp durma. | Open Subtitles | ـ لقد كانت تحمل طفلنا ـ توقف عن التلويح بمسدسك في منزلي |
| Sana bir taç takalım, geçide katıl ve el salla. | Open Subtitles | لملاتضعينتاجا! هل يمكنك التلويح بيدك والسير في الموكب ؟ |
| Küçük sihirli değneğini şöyle bir havada sallayarak kabul edilebilir bir savunma yaratamaz. | Open Subtitles | لا يستطيع التلويح بعصاه الصغيرة في الهواء لتحقيق موقف دفاعي جيد. |
| Kameraya el sallar mısın? | Open Subtitles | للمرة الثانية هل يمكنك التلويح للكاميرا؟ |
| Gerçekten orada bir yerlerde bize tarih kitaplarından el sallamaya mı çalışıyor? | Open Subtitles | هل حقا تظنين بأنه هناك محاولا التلويح لنا من كتب التاريخ ؟ |
| Şunu yüzüme doğru sallamayı keser misin? | Open Subtitles | نعم هل توقفت عن التلويح بذلك الشيئ في وجهي ؟ |
| Bu sayede o 'korkunç bayrağı' sallamayı bırakmak zorunda kalmamıştı. | Open Subtitles | حتى لا يضطر للتوقف عن التلويح بمنشفته الفظيعة. |
| Geçerlerken, onlara el sallamayı severim. | Open Subtitles | أحب التلويح إليهم عندما يمرّون |
| Getiriyorum. Ama lütfen silahını ortalıkta sallamayı bırak! | Open Subtitles | سأحضرها، لذا توقف عن التلويح بسلاحك |
| Onları ileri geri sallamak çok fazla çaba gerektiriyor, ...tünemiş, rahat bir durumda olsa bile. | Open Subtitles | يتطلّب التلويح بهما للخلف والأمام الكثير من الجهد، حتى من راحة مجثمه، |
| Tepki vermek ya da el sallamak gibi bir şey yapabilirsin. | Open Subtitles | لربما تريد عمل شيء، مثل الردِّ أو التلويح |
| - Bebeğimizi doğuracaktı. - Evimde silahını sallayıp durma. | Open Subtitles | ـ لقد كانت تحمل طفلنا ـ توقف عن التلويح بمسدسك في منزلي |
| Bir tüy sallayıp ya da başının üzerinde çevirip falan atman gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | أم تستطيعي التلويح بريشة أو إدارة رأسك أو التقيئ أو شيء ما؟ |
| O parmağı istediğin kadar salla. | Open Subtitles | يمكنكِ التلويح بهذا الإصبع كما تشائين |
| Eğer silahı kullanmayacaksan öyle sallayarak kendine ün kazandırma değil mi? | Open Subtitles | إذا لم تستعمل المسدس فلن تتلقى الإشادة عن التلويح به ، صحيح ؟ |
| Anne, o uçağa binerken sadece başkanlar el sallar. | Open Subtitles | كلا، يا أمي فقط الرئيس يمكنه التلويح عندما يدخل إلي سلاح الجو |
| Maria fareyi bıraktı, sandalyeyi geriye itti, sıçradı ve elini çılgınca ona sallamaya başladı. | TED | أوقعت ماريا الفأرة، واندفعت من وراء الطاولة، وقفزت وبدأت في التلويح له بلهفة. |
| Bu işin de bir tekniği var. Taşralı selamı gibi mesela. | Open Subtitles | ثمة أسلوب لذلك يشبه التلويح الريفي |
| El sallama hep acı-tatlı arası, merhaba-elvada karışımı bir hareket değil mi? | Open Subtitles | دائماً يتسم التلويح بتشكيلة من السعادة والحزن، والترحيب والوداع؟ |
| Ama esas soru şu ki, herhangi biri bunu yapmaya yetecek kadar sert sallayabilir mi? | Open Subtitles | نمط الجرح على جبينه لكن السؤال هو هل يمكن لأحد التلويح به بقوة لفعل ذلك ؟ |