Bugün size bu tabletin ve giydiğim bu sanal gerçeklik başlığının bilim eğitimini nasıl kökten değiştireceğini göstereceğim. | TED | اليوم , سأعرض لكم كيف أن هذا التابلت و سماعة الواقع الإفتراضي التي أرتديها ستحدث ثورة كاملة في تعليم العلوم. |
giydiğim dört parça paçavrayı, rehin vermekten artık burama kadar geldi! | Open Subtitles | أنا متعب من حك الخرق الأربع التي أرتديها |
Başarılı olduğumu biliyorsun çünkü dairemi ve şu an giydiğim kıyafetlerimi gördün. | Open Subtitles | و انت تعرف بأني ناجحة في حياتي لأنك رأيت شقتي والملابس التي أرتديها |
Sen benim taktığım saate bir baksana baktığın yerden iyice bak ve uyu! | Open Subtitles | لمَ لا تنظر لساعتي التي أرتديها وإلى حيث ما كنت تنظر وتخلد للنوم؟ |
İlk adım benim şu anda taktığım şeyi takmak, Google Glass. | TED | الخطوة الأولى هي الخطوة التي أرتديها الآن، نظارة غوغل. |
Günün birinde, yanıma, üzerimdeki giysilerden başka bir şey almayarak evden çıktım. | Open Subtitles | على الإنسحاب , لكن فقط بثيابي التي أرتديها |
Bunu mahvettin Jack. Ve şimdi de asla giydiğim çılgın iç çamaşırları göremeyeceksin. | Open Subtitles | والآن لن ترى الملابس الداخلية المجنونة التي أرتديها |
giydiğim kazağın aynısı senin üzerindeydi. | Open Subtitles | وأنتِ كنتِ ترتدين نفس الكنزة التي أرتديها. |
giydiğim kıyafetler falan tahrik mi ne ediyormuş. | Open Subtitles | بسبب أن الملابس التي أرتديها محرّضة للغاية.. أو شيء من هذا القبيل |
- Bu giydiğim elbise. | Open Subtitles | - ماذا يعني الصديري ؟ - تلك الملابس التي أرتديها |
Şu giydiğim takım elbiseye bir baksana. | Open Subtitles | انظري إلى البذلة التي أرتديها. |
Eğer giydiğim bu yelek patlarsa, beni, seni, Frye'i ve köprü merkezinin büyük kısmını param parça eder. | Open Subtitles | إذا كانت هذه الصدرية التي أرتديها تنفجر، ستقذف أجزاء منّي، منك، (فراي) ومعظم منتصف الجسر. |
giydiğim biyonik uzuvun adı BiOMs. | TED | تدعى ألأطراف التي أرتديها (BiOMs) |
taktığım zincir, yüzüğümün olduğu, düşmüş! | Open Subtitles | السلسلة ، مع الخاتم التي أرتديها لقد إختفت |
- Bak taktığım saate. | Open Subtitles | لمَ لاترى الساعة التي أرتديها |