| Matematik dersinde arkanda oturan şu inek kız var ya. | Open Subtitles | هاهي تلك الفتاة الحمقاء التي تجلس خلفك في صف الرياضيات |
| Özelliklere kızlara. Sınıfta tam önümde oturan bir kız vardı. Kompozisyon dersinde. | Open Subtitles | لذا, كانت هناك هذه الفتات التي تجلس أمامي في فصل التركيب الإنجليزي |
| Keşke nerede olduğunu bilseydim, çünkü benim karşımda oturan Catherine Durant değil. | Open Subtitles | أتمنى إن كنت أعرف أين هي، لأنها ليست التي تجلس أمامي حالياً. |
| Bu Martina, süpermodel, Dominique'in yanında oturan. | Open Subtitles | هذه مارتينا, العارضة التي تجلس بجوار دومينيك |
| Bildiğim kadarıyla, yağlı bir vücudun, elinde penisiyle sandalyeye oturuyor olduğudur. | Open Subtitles | على الأرجح أن تكوني ذات الوزن الزائد التي تجلس على كرسيها و بحوزتها قضيب |
| Ama içinde oturan bir kız değilmi? '88 umurumda bile değil. Çıkana bak. | Open Subtitles | ولكن أرأيت الفتاة التي تجلس فيها؟ انظر الي هذا |
| Şu önde oturan sevimli bayanı görüyor musun? | Open Subtitles | أترى هذه السيده الجميلة.. التي تجلس في الصف الأول هنا.. |
| Barda tek başına oturan şu şirin kızı görüyor musunuz? | Open Subtitles | هل ترين تلك الفتاة الجميلة التي تجلس إلى البار؟ |
| Barda tek başına oturan güzel kızı görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترين تلك الفتاة الجميلة التي تجلس إلى البار؟ |
| İki masa arkanda oturan kadın, ne giyiyor? | Open Subtitles | المرأة التي تجلس على بعد طاولتين خلفك، ماذا تلبس؟ |
| Bir ay sonra Harriet'in cesedini bulduklarında burada masasında oturan sen olacaksın, ben değil. | Open Subtitles | عندما تجدين جثة هاريت في شهر واحد ، سوف تكونين التي تجلس على الطاولة و ليس انا |
| Üç gündür aynı eski kıyafetlerle orada oturan mı? | Open Subtitles | التي تجلس ثلاثة أيام بنفس الملابس القديمة ؟ |
| Şu an tam önümde oturan bu kadın zihnimi meşgul eden kadına kıyasla, oldukça harika. | Open Subtitles | تلك المرأة التي تجلس امامي بالمقارنة مع المرأة التي تشغل رأسي , انها أكثر رائعه |
| O zaman, sen pencereden bir sıra ötede oturan güzel kız olurdun ben de yeni öğretmen. | Open Subtitles | لكنتي فقط فتاه جميله الفتاه التي تجلس بقرب النافذه, وسأكون الاستاذ الجديد. |
| Tenis kortunun ortasında oturan bir kıza ne dersin? | Open Subtitles | ماذا تدعى الفتاة التي تجلس في منتصف ملعب التنس؟ |
| Tıpkı karşında oturan kadın gibi. | Open Subtitles | تماماً مثل المرأه التي تجلس على الجانب الآخر منه |
| Ayak yosması, sunucunun ayakları dibinde oturan muhteşem görünen, kameranın sürekli çektiği tavır yapıp duran kız. | Open Subtitles | القدم هو هي الفتاة التي تجلس عند قدمي المضيف تبدو رائعة تضهر بجميع لقطات الكاميرا و تحصل على الكثير من الوضعيات |
| Yanımda oturan bu küçük hanımı ilk gördüğümde âşık olmuştum. | Open Subtitles | عندما التقيت بهذه السيدة الصغيرة التي تجلس بجانبي كانت حباً من أول نظرة |
| Şoförlüğünü yaptığın en önemli kişi, yanımda oturan 23 yaşındaki kadın. | Open Subtitles | اهم شخصية قُدت لها يومًا التي تجلس بجانبي |
| Henüz değil, ama gelecek, ve her zamanki yerinde... oturuyor olduğunuzu görecek. | Open Subtitles | ليس بعد ، ولكن لن يمانع رؤية الفتاة التي تجلس في موقعه الإعتيادي |
| Gerçek "ben" şimdi karşınızda oturuyor. | Open Subtitles | حقيقتي هي الشخص التي تجلس معكم الآن |