Şu anda senden saygılı bir şekilde, bana borcun olan bu iyiliği yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | أطلب منك باحترام أن تقدم الخدمة التي تدين لي بها |
Tom Jenkins, bana borcun olan altı sterlin var ya. | Open Subtitles | (توم جنكنز)، بخصوصِ الجنيهات الـ 6 التي تدين لي |
Tom, bana borcun olan 10'luk yanında mı? | Open Subtitles | توم), هل لديك الـ 10 دولارات) التي تدين لي بها؟ |
bana borçlu olduğun para iki katına çıktı. | Open Subtitles | و الآن، هذه ال300 ألف التي تدين لي بها، لقد ضاعفتها. |
Şimdi doğruca CBI'e gidebilir ve bana borçlu olduğun görüşmemizi yapabiliriz. | Open Subtitles | أو يمكننا أن نعود الآن إلى المكتب ونجري تلكَ المقابلة التي تدين لي بها |
Senden aldığım para, bana borçlu olduğun komisyondur. | Open Subtitles | النقود التي أخذتها, هي العمولة التي تدين لي بها |
Danny, ben Booth. Hani bana borçlu olduğun onca kıyak var ya onları tahsil etmem gerek. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} (داني)، معك (بوث)، إسمع، أتعرف تلك الخدمات التي تدين لي بها؟ |
Gecen geceden bana borçlu olduğun $20,000... ve diğer gecelerden gelen tüm paraları, bir araya toplarsak... kendime ait bir yere sahip olacak kadar, param olmuş oluyor. | Open Subtitles | مع 200000$ التي تدين لي بها من الليلة الماضية والنقود من الليالي الأخرى سوية... . |