Ve sonra şu anda içinde yaşadığımız toplumu inşa etti. | TED | و , كذلك بنت المجتمعات التي نعيش بها نحن الان |
İçinde yaşadığımız muhitler, genel olarak, bunun gibidir. | TED | البيئات التي نعيش فيها، الأكثر عادة، مثل ذلك. |
Yani birlikte yaşadığımız makinelerden bazısıyla aramızda tercüman olmak için C3PO gibi bir şeye ihtiyacımız olacak. | TED | سنكون بحاجة لشيء مثل سِّي ثْرِي بِي أُوْ ليكون مترجما لنا وبعض الآلات الأخرى التي نعيش معها. |
Zehirli yemeklerin olduğu ve bedensel aktivitelerin olmadığı bir çevrede yaşıyoruz. | Open Subtitles | أعتقد أننا نعيش على طعام مسموم وبيئة غير صحيحة فيزيائياً فهذه البيئة التي نعيش فيها |
Böylece emniyette olursun. Artık böyle yaşıyoruz. | Open Subtitles | بهذه الطريقة سوف تكون محمياً هذه هي الطريقة التي نعيش بها الآن |
Öyle ki bu birlikte yaşadığımız ve olduğu gibi kabul ettiğimiz kara kutular başkaları tarafından yapılmış ve oldukça karmaşık şeyler. ve bunları öğrenebiliriz. | TED | لذلك فان هذه الصناديق السوداء التي نعيش معها ضمنيا تمثل حاليا أشياء معقدة صنعها أشخاص آخرون وبامكانك فهمها |
Bizim yaşadığımız gibi bazıları uzayda zarif bir şekilde dönen, güzel spiral şekillerdir. | TED | بعض المجرات، مثل التي نعيش عليها، لها شكل لولبي جميل، تدور برشاقة في الفضاء. |
Bence hepimiz yaşadığımız çok gelişmiş şehirler, reklam panoları, reklamlar ve kocaman araba parkları yüzünden duyarsızlaştık ve artık bu şeyler yüzünden şikâyet bile etmiyoruz. | TED | أعتقد أننا أصبحنا جميعاً غير مبالين بسبب المدن المتطورة التي نعيش فيها، واللوحات الإعلانية والإعلانات، ومواقف السيارات العملاقة، ولا نشكو حتى من تلك الاشياء أبداً. |
Dolayısıyla, yaşadığımız yerlerin fiziki yapısını, o anda yaşadığımız diğer şeylerden ayırmamak önemlidir. | TED | لذلك من المهم أن لا نفصل البناء المادي للأماكن التي نعيش فيها عن الأمور الأخرى التي تحدث في الوقت ذاته. |
yaşadığımız yerler çaresiz değil ve farklı bir şey istiyorsanız yalnızca sesimizi yükseltmek gerekiyor. | TED | الأماكن التي نعيش فيها ليست محتومة، وإن أردنا شيئا مختلفا، فعلينا فقط أن نوصل أصواتنا. |
yaşadığımız topluluklarda neye önem veriyoruz? | TED | ما هو الأمر الذي نُثمنه ونهتم به في المجتمعات التي نعيش فيها؟ |
Maalesef Fromm ayrıca, tıpkı günümüzde yaşadığımız gibi. belirli toplumların ticari bir anlayışla "sahip olma" eğilimine sürüklendiğini öngörüyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ ، فروم توقع أيضا حضارة . مندفعة تجاريا مثل التي نعيش فيها الآن |
Hepimiz tüm tercihlerimizde içinde yaşadığımız kültürün, ana-babamızın ve baskın değerlerin etkisinde kalıyoruz. | Open Subtitles | وأنا لا أستطيع أن أفهم ذلك على الإطلاق. جميعنا نتأثر في كل خياراتنا بالثقافة التي نعيش فيها، ومن قبل والدينا |
Ama bunlar yaşadığımız zamanlardı. | Open Subtitles | لكن كانت تلك الأوقات التي نعيش فيها و هذا كان ما يحدث |
Şaşırtıcı olan şu ki bizim için değer taşıyan bilgimiz ve aklımız olduğu için hayatımızı nasıl yaşadığımız önemli olduğu için insanlar bize kibirli diyorlar. | Open Subtitles | يتم تلقيبنا بالمغرورين عندما نقول أننا نصنع أهميتنا أن معرفتنا و فهمنا و الطريقة التي نعيش بها هي التي تصنع أهميتنا |
Başlangıçta Güneş'imiz, içinde yaşadığımız Dünya'ya ışık vermek için yaratıldı. | Open Subtitles | أنشئت في بداية شمسنا ، للتبرع النور والحياة إلى الأرض التي نعيش عليها. |
Şu anda yaşadığımız bodrum katı devasa bir konağın içinde. - Evet! | Open Subtitles | الآن الأقبية التي نعيش فيها هي قصور عملاقة |
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz ki bir insan diğerinin devekuşunu çalıyor? | Open Subtitles | أي نوع من العوالم التي نعيش بها حيث الرجل به يأخذ نعامة حرب رجل آخر ؟ |
Hayatlarımızı çok kibirli bir şekilde yaşıyoruz. | Open Subtitles | الطريقة التي نعيش بها حياتنا متعجرفة جداً |
Artık bu kurallara göre yaşıyoruz galiba. | Open Subtitles | على مايبدو هذه هى القوانين التي نعيش بها الأن |