sahip olduğumuz bu biyokütle ile bir şeyler yapmamız gerekiyor. | TED | لابد أن نفعل شيئا حيال الكتلة الحيوية التي نملكها. |
İşte bunlar şu anda sahip olduğumuz sosyal interneti tehdit eden şeyler. | TED | بالتالي، هذه بعض الأمور التي ربما تهدد الشبكة الاجتماعية التي نملكها. |
Ama sahip olduğumuz fonlarla ilgili katı kurallar vardı. Fonlar kataraktlı insanlar içindi. | TED | و لكن كانت لدينا تعليمات صارمة بأن التبرعات التي نملكها كانت مخصصةً لمرضى السَّاد. |
İşte bunlar elimizdeki verilerle yapabileceğimiz türden şeyler. | TED | تلك هي الأشياء التي نستطيع عملها بالبيانات التي نملكها. |
Faydalanma sahip olduğumuz bilgiyi alıp iyiyi daha iyi yapmaktır. | TED | الإستثمار هو الاعتماد على المعرفة التي نملكها وجعلها أفضل. |
Dolayısıyla bu, sahip olduğumuz yeteneğin bir kısmı, hayal gücümüzü, gelecekte bulabileceklerimiz hakkında geliştirmeye çalışıyoruz. | TED | لذا ، فهذا جزءٌ من القدرات التي نملكها ، أن نطلق العنان لمخيلاتنا ، للتنبؤ بماقد نكتشفه مسبقاً. |
İşte bugün sahip olduğumuz teknoloji. | TED | لذا ، ها هي التكنولوجيا التي نملكها اليوم. |
Şimdi, elbette ki bu fikir bize bugün sahip olduğumuz bütün bilgisayar teknolojisini de getirdi. | TED | هذه الفكرة هي التي منحتنا طبعًا كل تقنيات الكمبيوتر التي نملكها اليوم وما شابه. |
Şimdi yaratıcılık ekolojisinin bu resmi, ekolojinin, dengeli yaratıcılığın resmi, bu şu anda sahip olduğumuz yaratıcılık ekolojisi mi? | TED | الآن هذه الصورة لبيئة الابداع، وصورة بيئة الإبداع المتوازن، هل هو بيئة الإبداع التي نملكها الآن؟ |
sahip olduğumuz tüm atlar işte dışarıda! | Open Subtitles | أو أيّة نقود، والأحصنة التي نملكها موجودة في الخارج |
Çok ciddiydi, bu bizim sahip olduğumuz tek zenginlikti. | Open Subtitles | كان ذلك خطيرًا جدًا، فهذه هي الثروة الوحيدة التي نملكها |
Ben sadece sahip olduğumuz küçük alışkanlıklardan bahsetmiyorum... tıpkı araba anahtarımızla kulağımızı temizlemek gibi. | Open Subtitles | أنا لا أتحدث عن العدات التافهة التي نملكها مثل تنظيف آذاننا بمفاتيح السيارات. |
Bunların yanında, tedbir, sahip olduğumuz tek kuraldır. | Open Subtitles | بالإضافة إلى الحذر هو القاعدة الوحيدة التي نملكها |
Yani sahip olduğumuz en büyük şans gibi dostum. | Open Subtitles | أعني إنها الفرصة الأخيرة التي نملكها يا صاح |
Aslında, şunu bir düşünsenize: bugün sahip olduğumuz modern makineler olmadan bu devasa taşları nasıl bu şekilde koyabildiler? | Open Subtitles | فكروا بهذا. كيف نقلوا هذه الاحجار الضخمه لهذا المكان في غير وجود الادوات الحديثه التي نملكها اليوم؟ |
...bir bedeni tek parça hâline getirmek için sahip olduğumuz numaralar da bir yere kadardır. | Open Subtitles | هناك القليل من الحيل التي نملكها لإعادة الجسد كما كان. |
Üzgünüm. Burası sahip olduğumuz tek boş özel oda. | Open Subtitles | أسف, هذه هي الغرفة المجانية الوحيدة التي نملكها |
elimizdeki tüm bu güç ile ne yapacağımızı, eğer bir ahlaki çerçevemiz yoksa nasıl bilebiliriz ki? | TED | كيف لنا أن نعرف ما يجب القيام به بكل السلطة التي نملكها إذا لم يكن لدينا إطارا أخلاقيا ؟ |
Aslında, korkarım elimizdeki en iyi politikalar çözüm için yeterli olmayacak. | TED | في الواقع ، أشعر أن كل السياسات الجيدة التي نملكها لن تكون كافية. |
Yani bu elimizdeki herseyi evlendirmek ve bu bizim yasam bicimimize bir adaptasyon, nokta. | TED | كالتزاوج بين كل الاشياء التي نملكها وتعديل لاسلوبنا في الحياة.نقطة انتهى. |
O uçağı göndermiş olsaydım, çoktan kaybetmiştik. | Open Subtitles | إذا لم أُرسل هذه الطائرة، التي نملكها. |