yaşadıkları bölgenin ortasından bir yol geçmekte. | TED | في وسط المحمية التي يعيشون فيها يوجد طريق. |
Adamların çoluğunu çocuğunu, karılarını, anne babalarını, hatta onların dostlarını öldürüp yaşadıkları evleri ve iş yaptıkları depoları yakıp yıkmış. | Open Subtitles | فقتل أولادهم و زوجاتهم وقتل ابائهم وكذلك اصدقاء ابائهم و قام بحرق المنازل التي يعيشون فيها |
Sevdikleri hayatta yaşıyorlar, ve yaşadıkları hayatı seviyorlar. | Open Subtitles | ويحبون الحياة التي يعيشون ويعيشون التي يحبون |
Umarım yaşadıkları yerden daha etkileyicidir. | Open Subtitles | أتمنى أنه أكثر روعة من الطريقة التي يعيشون بها |
yaşadıkları kasabayı, sürdükleri arabayı gerçekte evli olduklarını öğrendim. | Open Subtitles | ,للمدينة التي يعيشون فيها والسيارات التي يسوقونها وحقيقة أنهما متزوجان |
Daha genel bir ifadeyle, benim çalışmam tek bir güzergahın tehlikesinden, insanların yaşadıkları şehirleri tecrübe etmesini engellemekten uzak durmaya çalışıyor. | TED | وبشكل أعم، تقوم أبحاثنا على محاولة تجنب الخطر في بعض الطرق، لتجنب السرقة التي يعاني منها الناس بشكل كبير في المدينة التي يعيشون فيها. |
Birinci çözüm: Mülteciler yaşadıkları ülkelerde işe girmeliler ve yaşadıkları ülkelerin de bu ekonomik desteğe ihtiyacı var. | TED | الحل الأول: يحتاج هؤلاء اللاجئين أن يعملوا في البلدان التي يعيشون فيها، والبلدان التي يعيشون فيها تحتاج دعمًا اقتصاديًا ضخمًا. |
Stepan ve adamları, yüzlerce insan alayını oluşturan diğer birçok tabur veya kurinleri ile birlikte yaşadıkları ve antrenman yaptıkları kışlalara doğru yola koyuluyorlar. | TED | ستيبان ورجاله يشقون طريقهم إلى الثكنات التي يعيشون فيها ويتدربون جنبًا إلى جنب مع العديد من الكتائب أو القطاعات الأخرى، والتي تشكل فوجًا من مئات من الرجال. |
yaşadıkları ortamdaki sert koşullara boyun eğmektense Turpan'daki insan ve hayvanlar seddin ötesindeki bu şartlara karşı dâhiyane çözümler üretmişler. | Open Subtitles | بدلا من المعاناة الشديدة في البيئة التي يعيشون فيها الناس والحيوانات البريه في تروبان وجدوا الطرق الإبداعية للتحمل الظروف ما بعد الحائط. |
İhtişam içinde yaşadıkları yerden, fakirleri azarlıyorlar... | Open Subtitles | من عظمة التي يعيشون فيها، فإنها توبيخ poor- |
Farrelllar yaşadıkları topraklara sahip değiller. | Open Subtitles | لا يملكون الأرض التي يعيشون عليها |
Farrellar yaşadıkları topraklara sahip değiller. | Open Subtitles | هم لا يملكون الأرض التي يعيشون عليها |
(Alkışlar) Örneğin, 2010'da, 831 tane yerli Avustralya'nın her tarafında ve Torres Strait adalarında, eyaletlerde, kendilerinin ve ailelerinin yaşadıkları yerlerde evleri geliştirmeye çalışıyordu ve bu önemli bir şey. | TED | في عام 2010, على سبيل المثال, كان يوجد 831 شخص في كامل استراليا, جزر مضيق توريس, كل الولايات, يعملون على تحسين ظروف البيوت التي يعيشون فيها مع عائلاتهم و هذا شيء مهم ركز عملنا دائماً على الصحة. هذا هو بيت القصيد |
Farrellar yaşadıkları topraklara sahip değiller. | Open Subtitles | أولئك الـ(فاريل)، لا يملكون الأرض التي يعيشون عليها |