Kemoterapi gibi ağır bir şeyi gereksiz buluyorum. | Open Subtitles | لا أرى أي نقطة الأشياء الثقيلة مثل الكيماوي. |
İşte bu şekilde altın, platin ya da kurşun gibi ağır elementler patlayan bir yıldızın merkezinde dövülerek oluştu. | Open Subtitles | وهكذا تكونت العناصر الثقيلة مثل الذهب أو البلتينيوم أو الرصاص تمت صياغتها فى قلب نجم متفجر |
Kitap gibi ağır şeyleri en dibe koyuyorum ki ıvır zıvırlarımı ezmesinler. | Open Subtitles | ،الأشياء الثقيلة مثل الكتب اضعها في الأسفل لكي لا تحطم حليتي من الأعلى |
Ayrıca bu, yerçekimi hızının saptanmasını sağlayan astrofiziğin önemli teorilerini destekleyen, altın ve platin gibi ağır elementlerin kökeni hakkında kanıt sunan bir bilgi hazinesi oldu. | TED | مما أسفر عن كنز دفين من البيانات والذي ساعد في تحديد سرعة الجاذبية، وتعزيز نظريات مهمة في الفيزياء الفلكية، وتقديم أدلة على أصل العناصر الثقيلة مثل الذهب والبلاتينيوم. |