| Sonra hemen işe başladılar, cesetleri sokağa serip ceplerini karıştırdılar ve buldukları bütün arpayı aldılar. | Open Subtitles | ومباشرة للعمل تمديد الجثث على الأرض ، والتفتيش في الجيوب التنقيب عن المال |
| Deniz seviyesi alçakken izole olmuş cepler bulunur. | Open Subtitles | ، عندما يكون مستوى البحر منخفضا ستحصل على مجموعة من الجيوب المنفصلة |
| Geçen gece tüm cep ve çekmeceleri genel bir kontrolden geçirirken. | Open Subtitles | ليلة أمس عندما قمت بتفتيش كل الجيوب والأدراج في هذه الشقة. |
| Çok yaygın bir örnek olan sinüs enfeksiyonunu ele alalım. | TED | لكن سوف نأخذ سببًا واحدًا شائعًا، التهاب الجيوب الأنفية، على سبيل المثال. |
| Düzleşirler, eğer atacaksan, en azından ceplerine bak da... Tamam. ...önemli şeyleri atma. | Open Subtitles | قبل أن ترميهم على الأقل تفقدى الجيوب حتى لا تقومى برمى أشيائاً شخصية |
| Yeterince cebe yeterince ekmek koydu. Kefalet verdiler. | Open Subtitles | وضع خبزا كافيا في الجيوب بما يكفي فحصل على الكفالة |
| Cebinde bir silah olabilme ihtimalini ortadan kaldırmadan Cepleri arayamazsın. | Open Subtitles | لايمكنك تفتيش الجيوب إلا إذا كنت تشك في وجود سلاح |
| Eşofman, cebi yok. Adamın kimliğini cüzdanından bulamayacağız anlaşılan. | Open Subtitles | ضعوها في العروق لا الجيوب نحن لانستطيع فحص عينه عليه |
| Daha sonra iki tane avcı geleği almanı ve ceplerini boş şarjörlerle doldurmanı istiyorum. | Open Subtitles | ثم اريدكما أنتما الاثنين أن تأخذا سترتي الصيد هذه واملأا كل الجيوب بعبوات فارغة، اذهبا |
| Tek yapmanız gereken onu açıp tüm ceplerini kontrol etmek. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو أن تفتحها وتتتفقدها وتفتح جميع الجيوب |
| Ve dediğiniz gibi gizli cepler ekledim. | Open Subtitles | اضفت الجيوب السريه كما طلبتما |
| - cepler. - Hadi. | Open Subtitles | الجيوب حسنا, هيا |
| Yani, orası bilgisayar oyunu posterleri, cep kalemlikleri ve cin desenli yataklarla dolu bir inek cenneti olmalı. | Open Subtitles | اقصد ، يجب أن تكون جنّة العباقرة مع عالم من علب ورق الجدران و حماة الجيوب و اسرّة العفاريت |
| Anahtarlarınızı, cep telefonlarınızı ve tüm metal eşyalarınızı çıkartınız. | Open Subtitles | الرجاء اخراج المفاتيح و الهاتف و الاشياء المعدنية من الجيوب |
| Şokla sinüs ritmine döndürmeliyiz. | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى صدمة له العودة في الجيوب الأنفية. |
| Raporunuza göre, çivi sinüs boşluğunuza ve beyne dokunmadan geçmiş. | Open Subtitles | حسناً، ملفك الطبي يقول إن المسمار عبر تجويف الجيوب الأنفية والدماغ |
| Bir şişe şampanya getir ve bardakları ceketinin arka ceplerine koy. | Open Subtitles | وتحضر زجاجة شامبانيا وتضع الكؤس فى الجيوب الخلفية للجاكيت |
| Birisi ceplerine garip bir tür et doldurmuş. | Open Subtitles | أحدهم حشا بعضاً من اللحم الغريب في الجيوب |
| Haydi, pamuk eller cebe... Teşekkürler... | Open Subtitles | لا تخجلوا ابحثوا في هذه الجيوب عن بعض العملات |
| Cepleri dışa doğru çıkmış. Yani katil ceplerini araştırmış. | Open Subtitles | الجيوب قد أخرجت للخارج، ممّا يُشير إلى أنّ القاتل قد فتّش الجثة. |
| Keşke daha fazla cebi olsaydı. | Open Subtitles | أتمنى بأن لديها المزيد من الجيوب |
| O ceplerde para olur. İçlerine bak, hesabı öde. | Open Subtitles | فى تلك الجيوب هناك مالا ً خذ من أيهما , و ادفع الحساب |
| Pekala millet, dinleyin ceplerinizden ve çantalarınızdan piyango biletlerinizi çıkarın. | Open Subtitles | حسناً ، الجميعاً استمعا هنا ودعونا احفورو في تلك الجيوب و المحافظ حسناً ، و اجلبو هذه التذاكر للخارج |
| İki gün sonra ona akut sinüzit teşhisi konuldu. | Open Subtitles | بعدها بيومين، تم التشخيص كإلتهابات في الجيوب الأنفية |
| Arınmış su boynunuzdaki tüpten içebileceğiniz ceplere ulaşmak için devir-daim yapar. | Open Subtitles | المياه المنقاه تجمع مره اخرى فى الجيوب مما يجعلك تستطيع الشرب خلال هذه الانابيب |
| Darbe sertliğinden kafatası kırılmış, venöz sinüsleri parçalamış, küçük beyin parçaları superior vena cava'dan kalbe gitmiş oradan da pulmoner artere saplanmış. | Open Subtitles | لا بد أنه ضرب بقوة لكسر الجمجمة ممزقا الجيوب الوريدية |
| Bunlara cebimizdeki son kuruşa kadar ödedik. | Open Subtitles | دفعنا له من الجيوب الفارغة. |